Medeniyet bir kültürdür!.
Salı günü, müthiş kara rağmen, İstanbul'un yollarını açık tutmayı başaran ana kent başta belediyelere teşekkür etmiştim. En azından isteyenler evlerine hapsolmamışlardı, onların...
Salı günü, müthiş kara rağmen, İstanbul'un yollarını açık tutmayı başaran ana kent başta belediyelere teşekkür etmiştim. En azından isteyenler evlerine hapsolmamışlardı, onların sayesinde.
Ara sokaklarda biraz zor olsa da trafik akmıştı.
Akmayan, yürümeyen neydi?. Bizler yani..
Yollardaki yer yer kilitlenmelerin sebebi bizdik aslında. "Kış lastiği olmadan yola çıkmayın" diye bas bas bağırırken, tüm ilgililer, radyolar, televizyonlar, gazeteler ve sosyal medyalarda "Bana bir şey olmaz. Ben giderim" kafası ile, geçin kış lastiğini kabak lastikle yola çıkan bizler..
Hayatı zorlaştıran biz insanlar, asıl kötülüğü, yürümek zorunda kalanlara yaptık.. Nasıl?.
Hemen bütün kaldırımlarda diz boyu kar vardı. Yürümek zorunda olanlar, ya bata çıka adım atmaya çalışıyor, ya da karların belediyelerce temizlendiği, araç trafiği şeritlerine inip bin tehlikeyi göze alarak ordan gidiyor, bu arada, zaten yavaşlamış trafiğin daha da yavaşlamasına sebep oluyorlardı.
Peki araç yolları temizlenmişti de, insan yolları, yani kaldırımlar niye öyle yarım metre karla kalmıştı?
***
İlk hatırladığım kar, Çaldıran ve Van'daydı.. Ama onlar hayal meyal.. 3-5 yaş arası.. Ne kalmışsa..
Ama içinde ilk yaşadığım, hemen tümünü hatırladığım karlı günler, ilkokula başladığım Bandırma'daydı.