Ölümsüzlüğe bir anıt daha diktik!..
Şarkıları arabamın teybinden eksik olmazdı. Radyoda dinler, televizyonda izlerdim.. Yani bütün Türkiye izlerdi.. Kentlisi, kırsallısı.. Genci, yaşlısı.. Kadını erkeği.. Müziği müthişti...
Şarkıları arabamın teybinden eksik olmazdı. Radyoda dinler, televizyonda izlerdim.. Yani bütün Türkiye izlerdi.. Kentlisi, kırsallısı.. Genci, yaşlısı.. Kadını erkeği..
Müziği müthişti şarkılarının, ama sözleri daha da müthişti. Hem söz yazarı, hem besteci olarak yıkıyordu dünyayı..
Herkes her şarkısını ezber bilirdi, öylesi.. Ve de hâlâ.. Bugünün gençliği, o günden bugüne kökünden değişen müzik türü ve zevkine rağmen, hâlâ onun her şarkısına eşlik ediyorsa, anlayın, kalıcılığını..
1980 sonlarında İstanbul'a taşındığımda bu defa onu tanımak, canlı dinlemek fırsatını buldum..
Garden 74 diye bir yer vardı.. Orda çalar söylerdi her gece.. Ve her gece tıklım tıklım doldururdu dükkanı.. Millet mekanın adını unutmuştu. Onun adıyla anılır olmuştu, İstanbul'un o yıllar en popüler gece kulübü..
Galatasaray'ın şampiyon olduğu bir gece, orda kutlama yapılmasına karar verilmişti.. Çünkü o fırtına, en ünlü Galatasaraylılardan biriydi..
Alp Yalman'la kapıdan içeri girdiğimizde nasıl haykırmıştı.. "Ooo!.. Kimler burda" diye..
Harika bir kutlama olmuştu. Hâlâ aklımdan çıkmaz..
Sonra arkadaş olduk.. Dost olduk..