Son zamanların en muhteşem “Spor” günü!.
Perşembe öğleden sonradan söz ediyorum.. Evde, ekran başında, hem de tek başıma bir spor günü yaşadım.. Dünya Futbolunun zirvesi Dünya Kupası'nın, Dünya Tenisinin zirvesi Wimbledon'un oynandığı...
Perşembe öğleden sonradan söz ediyorum.. Evde, ekran başında, hem de tek başıma bir spor günü yaşadım.. Dünya Futbolunun zirvesi Dünya Kupası'nın, Dünya Tenisinin zirvesi Wimbledon'un oynandığı günlerde bu muhteşem saatleri bana Bisiklet izletti..
Fransa Bisiklet Turu'nun "Kraliçe etabı" koşuldu, perşembe günü.. Daha önceden yazıp, tatilde olanları hiç değilse nasıl uyarmadım "Bu güzelliği kaçırmayın" diye..
Alpe d'huez, Fransa Turu'nun en heyecanla beklenen etabıdır, ben bisikleti bildim bileli.. Bilmem de 1957'de başlar. Ankara Yeni Gün'de mesleğe başlamıştım 17 yaşımda.. Birkaç aylık gazeteciyken ve spor sayfasını yönetirken, Fransa Turu başlamıştı. Türkiye Bisiklet Şampiyonlarından Günaltay Şibay (Daha sonra Büyükelçi oldu/ Şemsettin Günaltay'ın Torunu) amatör Bisiklet yazarımızdı. Turu gün gün Monte Carlo Radyosu'ndan kulaklık takıp dinler, her gün gelen L'equipe gazetesinden aldığı notlarla süsler ve yazardı. Tepeden verirdik, geniş geniş..
Hiç unutmadığım bir olay vardır.
Son etabın koşulduğu akşam servisteki telefonumuz çaldı. Bir okur "Turu kim kazandı" diye soruyordu.
Bu ülkede adı bile bilinmeyen bir spor olayını ay boyu öyle vermiştik ki, işte bir okur ertesi sabahı bile beklemeyip gazeteyi aramıştı.
Nasıl gururlanmıştım.
O okura söylediğim, ertesi günkü Yeni Gün sporun sekiz sütun manşeti oldu.
"Turu Gaul aldı!."
Lüksemburglu Charlie Gaul, hem de ne efsane rakipleri geçip, o zaman turun bittiği Prensler Parkı'na sarı mayosu ile girmeyi başarmıştı.
Turun televizyonlardan verilmeye başlanması en büyük keyiflerimden oldu. Ve bir defasında, etapları değil ama Paris, Champs-Elysees'de koşulan son etabı caddenin kenarındaki kafeden izledim. Ne mutlu bana..
Alpe d'huez niçin efsanedir, niçin "Kraliçe Etap"tır?.
Bir güçlüğünden. Ne büyük bisikletçileri yola dökmüştür o tırmanış tarih boyunca.. İkincisi güzelliğinden.. Arka planında Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc'ın karlı ve bulutlu zirvesi önünde, o bakmaya doyamadığınız Alpe d'huez tırmanış manzaraları.. Tepeye tırmanışı mümkün kılan o virajların alt alt kıvrılan halka halka görünüşü emsalsizdir. Hele şimdi manzarayı helikopterle yukardan veriyorsunuz.. Önde gidenler, altlarında sıralanmış 10 halkayı ve o halkalarda koşanları görebiliyorlar, siz ekran başında hepsini görürken.. Böyle bir haz olmaz..
O yüzden işte "Kraliçe Etap"tır Alpe d'huez..
..Ve Kraliçe etap, perşembe günü efsane oldu, tarih yazdı.. Hem de iki tane.. Öyle TRT Spikerleri'nin Dünya Kupasında, en uyuz takımların en uyuz maçlarında bile "Efsane" yarattıkları, her gün onlarca tarih yazdırdıkları gibi değil..
Gerçek tarih.. Gerçek efsane..
Bu zorlu dağın zirvesinde son kilometreye ilk defa 5 yarışçı birden girdi. Üçü Tur'un favorilerinden üstelik. 100 yıllık tarihte böyle beşli bir finiş yok..
İşte Efsane!.
..Ve gene 100 yıllık tarihte, Alpe d'huez'yi ilk defa Sarı Mayo'yu taşıyan biri kazandı.
İşte Tarih!.
Daha evvel bunu yapan bir kişi vardı.. "Dı" diyorum. Çünkü Lance Armstrong'du adı.. Ama itiraf da ettiği doping skandalı sonrası, kazandığı tüm yarışlardan adı silindi.
..Ve daha evvel sadece bir yarışmacı Alpe d'huez'yi kazandığında sarı mayoyu o zirvede sırtına geçirdi. 1952'de Andrea Correa.. Dünyanın gelmiş geçmiş en büyüklerinden Fausto Coppi, Alpe d'huez'ye Sarı mayo ile gelmişti. Andrea onun domestiğiydi.
1952 Alpe d'huez, Fransa Turu'nun ilk "Zirve Finişi" idi. Bugün 30'uncusu. Yani her turda bu zirve finişi yok.
Andrea, bu tarihi etabı ilk kazanan olarak tarihe geçmenin keyfini yaşamadan tırmanışta takımın lideri, patronu Coppi'ye attığı büyük farkla Sarı Mayoyu da onun sırtından alıp giyeceğini öğrenince perişan oldu. Ağlamaya başladı. Coppi onu artık yaşatmaz, takımdan atardı. Haklı olarak atardı. Coppi gibi bir efsaneden sarı mayoyu almak "Benim gibi zavallı bir fakir için ne demek" diyordu, herkes gibi.. Coppi, podyumda Andrea'yı yürekten kutladı ama zavallıda panik bitmedi.
"Burda herkesin içinde kibarlık yapıyor. Otele gidince ağzıma edecek" diye düşünüyordu. Bunların hepsi yıllar sonra anı kitaplarında anlatıldı.
Ne var ki Coppi, muhteşem Coppi, Efsane Coppi, hayatından filmler yapılan Coppi, otelde de, sonrasında da Andrea'ya hep sevgiyle davrandı. Alpe d'huez inişinde Andrea hayatında ilk ve son kez sarı mayoyu taşıdı. O günün akşamında emanet mayosunu, turu çok rahat kazanacak Coppi'ye geri verdi.
İşte, Alpe d'huez'ye Sarı Mayo ile tırmanan Sky Takımının 2 numarası Geraint Thomas, o muhteşem, o efsane 5'li finali, son metreler içinde yaptığı dayanılmaz atakla kazanırken, "Tarih" yazdı. "Efsane" oldu.
Alpe d'huez'ye Sarı Mayo ile tırmanan ve zirve finişinde birinci olan ilk ve tek bisikletçi olarak tarih yazdı.
Takımın lideri, turun favorisi Froome'u geçerek, hatta aralarındaki farkı on saniye daha arttırarak Sarı Mayo ile çıktı. Sarı Mayo ile kazandı. Sarı Mayo ile de inecek... (Siz bu satıları okurken inmiş olacak.)
Yarıştan sonra konuştu.
"Alpe d'huez'ye sarı mayo ile tırmanmak çok heyecan verici bir şey.. Yarış sonu bir takım planı değildi. İçimden gelen bir hisle atak yaptım.
Froome'un beni takip edebileceğini biliyordum. Bu etap bisiklet kariyerimin zirvesi oldu, şüphesiz. Yarın sarı mayo ile koşmaktan büyük bir zevk duyacağım. Alpe d'huez'ye sarı mayo ile tırmanmak ve sarı mayo ile inmek muhteşem bir şey ama takımın lideri hâlâ Cris Froome. O bu turu altı kez kazanmış bir şampiyon. Oysa bu üç hafta benim için bilinmezlerle dolu. Sarı Mayoyu birkaç gün daha taşımak isterim.. Paris'te podyumda olmayı da isterim. Ama turu kazanma önceliği söz konusu olunca, elimizdeki en iyi kart, tartışmasız Chris."
Tek hesapları var.. Turu Sky'dan ve Froome'dan başkası kazansın.. Ama rakip diye saydıkları daha yarı yolda dökülmeye başlayınca, taktik değiştirdiler.. Madem sonunda Sky'dan biri kazanacak, o zaman takım bölünsün içinden. Aralarında kavga çıksın.. Thomas takımı makımı bir kenara itip, kafasına göre yarışsın. Kalan 6 Sky'lı da Criss ve Thomas arasında bölünsün. Sky dağılsın..
Euro Sport adını rezil eden bu çirkin sunucular ancak o zaman tatmin olacaklar.
Okurlara tavsiyem. Eğer turu izliyor ve İngilizce biliyorlarsa, orijinal dilinden izlesinler. Bilmiyorlarsa, sesi kıssınlar, yarışın ve manzaranın keyfini bu "Kirli" yorumlarla zehirlemesinler..