Teşekkürler Cumhurbaşkanlığı Senfoni!. Teşekkürler!..
Aslında teşekkürlerime, Sultan İkinci Mahmut'tan başlamam gerek.. Dünya Müzik Tarihinin en eski ve kesiksiz yaşayarak bugünlere gelen orkestralarının başında gelen Cumhurbaşkanlığı Senfoni'yi kuran o!....
Aslında teşekkürlerime, Sultan İkinci Mahmut'tan başlamam gerek.. Dünya Müzik Tarihinin en eski ve kesiksiz yaşayarak bugünlere gelen orkestralarının başında gelen Cumhurbaşkanlığı Senfoni'yi kuran o!. Müzika-i Hümayun adı ile var ettiği orkestranın başına Guiseppe Donizetti'yi getirerek, çağının müzik düzeyine ulaştıran, Osmanlı Padişahı.. Ecdad yani!.
Sonra tabii Atatürk'üme.. Daha Kurtuluş Savaşı yapılırken, sanatı ve kültürü düşünmeye başlayan, Sakarya Meydan savaşına giderken arkasında "Etnografya Müzesi kurulsun" emri bırakan Mustafa Kemal, 1922'de Ankara'da kurduğu Musiki Muallim Mektebi'nde hocalık yapma ek görevi ile tüm Muzika-i Hümayun'u 1924'te Ankara'ya nakletmişti. Orkestra, 1932'de "Riyaset-i Cumhur Senfoni Orkestrası" adını aldı.
O gün, bugün de öyle.. Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası.. CSO!.
Klasik müzik sevgim, Ankara'da bu orkestranın konserleriyle başladı.. Ortaokul öğrencisiydim.. Üniversitede, sevgili kuzen Ahmet'le müptelası olduk. CSO her ders yılını Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde "Akademik Festival Üvertürü/ Brahms" çalarak açar, her cumartesi öğleden sonra da, ayni salonda konser verirdi.
İki kuzen kaçırmazdık..
Leyla Gençer'in konuk olduğu, bir sandalyeyi üç kişi paylaştığımız o muhteşem 1961 konserini unutamam..
Bitmez tükenmez alkışlarla salon yıkılıyor, Leyla, Büyük Leyla, dördüncü, beşinci defa bise gelirken ağlıyordu.. Biz de salonda ağlıyorduk, heyecan, coşku, mutluluk ve gururdan..
Niye anlattım bunları..
"CSO, bana onlarca yıl sonra böyle bir gece daha yaşattı" demek için..