Turizmi kafa değil, dolar olarak konuşmalıyız!..
*Yıl 1963.. İlk defa Antalya'ya gidiyoruz. Daha doğrusu yolumuz aslında Side.. Orada devletin orman kampı var. Orada kalacağız, ama yollar bugünkü gibi değil. Arabamızla, Ankara'dan önce Antalya'ya, oradan Side'ye.. Antalya'ya...
*
Yıl 1963.. İlk defa Antalya'ya gidiyoruz. Daha doğrusu yolumuz aslında Side.. Orada devletin orman kampı var. Orada kalacağız, ama yollar bugünkü gibi değil. Arabamızla, Ankara'dan önce Antalya'ya, oradan Side'ye.. Antalya'ya vardık. Herkes aç..
"Burada nerde yenir?" dedik, kamp için alışveriş yaptığımız bir dükkânda..
"Yedi Mehmetler" dediler. Tarif ettiler.. İşte öyle bir lokanta, bir sokakta.. Ama lezzet müthişti gerçekten..
Sonra 80'ler..
90'lar.. 2 binler.. Hep gittik Antalya'ya.. Hep Yedi Mehmetler..
Gittikçe genişlemiş, büyümüş, sonunda sahilde muhteşem bir restorana dönüşmüş..
Ülkenin gururu olmuş bir mekân..
Ama..
Ama hepsi o.. O ülkenin en çok turist ağırlayan, her sezon milyonların inip, milyonların kalktığı Antalya'da bir ünlü restoran, bir Yedi Mehmetler daha yok.. Olmamış.. Olamamış.
Sadece o olsa iyi..
Antalya'da dünyanın en harika akvaryumlarından biri var.. Kaç bilet kesiyor?.
Antalya'da yörenin tarihini düşünün.
Muhteşem bir müze var.. Kaç kişi geziyor?.
Antalya'da tarihi Aspendos...