15 Temmuz rehabilitasyonu
Marquez der ki; ‘I·nsanlar yalnızca ve yalnızca analarının onları du¨nyaya getirdigˆi gu¨n dogˆmazlar; hayat onları kendi kendilerini dogˆurmak mecburiyetiyle yu¨z yu¨ze bırakır.’ Marquez’in bu...
Marquez der ki; ‘I·nsanlar yalnızca ve yalnızca analarının onları du¨nyaya getirdigˆi gu¨n dogˆmazlar; hayat onları kendi kendilerini dogˆurmak mecburiyetiyle yu¨z yu¨ze bırakır.’
Marquez’in bu sözünü doğrular nitelikte günler yaşıyoruz. 15 Temmuz’dan bu yana her gün hepimiz yeniden doğuyoruz. Toplumsal yorgunluğumuz belki de bu yüzden; her gün yeniden doğmanın sancısı...
Darbe girişimi sonrası devlet kurumlarının yeniden yapılanmasına eşlik eden bir toplumsal değişim süreci içinde bireysel yaşamımızda da değişip dönüşüyoruz. Eskiden sorgulamadığımız şeyleri artık kritik etmeye başlıyor, önümüzdeki flu görüntüleri netleştirecek lensler deniyoruz. 7’den 70’e hepimiz... Geçtiğimiz günlerde, 8-10 yaşlarında bir çocuğun oyunun başından kalkıp ‘içim bunalıyor’serzenişine şahit oldum. ‘Neden’ sorusuna verdiği cevap, bu yeniden doğuşun psikolojisini anlatıyordu. Minik ellerini kaldırıp, ‘İşte, memleket meseleleri...’ dedi yaşından büyük duygularıyla...
Bir çocuğu, oyunun başından ‘memleket meseleleri’yle kaldıran dert, büyüklerde panik atağa kadar gidebiliyor. Artık gece yarısı çalan her telefon, hesapta olmayan en ufak bir hareketlilik tedirginlik yaratıyor insanların iç dünyalarında. Refleksler değişti. Öyle ki, insanlar artık, dini duygular üzerinden kendisine yaklaşan herkese karşı eleştirel bir tutum takınıyor. Çünkü 15 Temmuz hainleri, toplumu en derin hislerinden, inanç dünyaları üzerinden vurdu. Artık kurban ibadetinden hayır hasenat işlerini örgütlemeye kadar hemen her konuda kendi sorumluluğunun peşine düşüyor insanlar. Toplumsal dayanışma, güven yara aldı.