28 Şubat’ın tarih ve kültür kıyımı
28 Şubat, Türk siyasi tarihinde hafızalardan hiç silinmeyecek meşum bir olgudur. Vesayet güçlerinin millet iradesine açtığı savaş olarak özetlenebilir. Hafızamızı yokladığımızda, 28 Şubat...
28 Şubat, Türk siyasi tarihinde hafızalardan hiç silinmeyecek meşum bir olgudur. Vesayet güçlerinin millet iradesine açtığı savaş olarak özetlenebilir.
Hafızamızı yokladığımızda, 28 Şubat 1997’lerde sokaklarda tankların yürütülerek, demokrasiye ayar verilmeye çalışıldığını, Anadolu sermayesinin hedef alınarak ekonomik dengelerin sarsıldığını, seçimle işbaşına gelen bir siyasi partinin kapatılma teşebbüsünü, kamu kurum ve kuruluşlarından namaz kılan, oruç tutan, eşleri başörtülü olan asker ve memurların ihraç edildiğini hatırlarız.
Başörtülülerin kamusal alanda cadı avına maruz bırakılması ise, 28 Şubat’ın en sembolik göstergelerindendi. Özetle 28 Şubat’ta Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve toplumsal dinamikleriyle oynandı.
Elbette kültürel dinamikler de bu çağdışı girişimden payını aldı. Kültürün konusuna girecek tüm alanlarda bıraktığı dolaylı izler bir yana, kütüphaneler dahi sürece kurban edildi.
İstanbul Üniversitesi’nin nadir eserler bölümündeki en özel koleksiyonlar tarumara uğradı. Dönemin rektörü, çeşitli bahanelerle fakülte/bölüm kitaplıklarını toplatarak depolarda çürümeye terk etti. Tarihçi Murat Bardakçı’nın Ocak 2016’da detaylarıyla köşesinde yazdığı kütüphane kıyımı, darbeci zihniyetin faaliyetleri hanesinde kara bir leke olarak duruyor.