Bakmakla görmek arasındaki fark; Pitoresk İstanbul
Melling’in Tophane Meydanı’ndaki kahvehanesi ya da Hatice Sultan Sarayı hepimizin aşina olduğu gravürler. Aynı şekilde Allom’un Kapalıçarşı Kalpakçılar Caddesi, hafızamızdaki eski İstanbul...
Melling’in Tophane Meydanı’ndaki kahvehanesi ya da Hatice Sultan Sarayı hepimizin aşina olduğu gravürler. Aynı şekilde Allom’un Kapalıçarşı Kalpakçılar Caddesi, hafızamızdaki eski İstanbul karelerinin başında geliyor… Peki, Julia Pardoe’nun ‘İstanbul: Sultan’ın şehri’kitabındaki anlatımların, W.H. Bartlett fırçasıyla resme aktarıldığını biliyor muyuz? Ya da denizlerin ressamı Ayvazovski’nin tablolarında, gerçekte var olduğu halde, köprülerin yer almadığını?… Bir sanatçı muhayyilesinde yeniden yaratılan İstanbul’un, gerçekle düş arasında oluşturduğu etki üzerine daha önce ne kadar düşündük?
Doğrusu 19. yy. İstanbul seyyahlarının gravür ve resimleri çoğumuzun hafızasında genel siluetler olarak yer alıyor. Oysa her birinde keşfedilmeyi bekleyen nice detay var. İşte Pitoresk İstanbul sergisi bizi, bu detayların farkına varmaya çağırıyor. A. I. Melling, J. F. Lewis, W.H. Bartlett, T. Allom, J. Schranz ve I. Ayvazovski gibi ressamların tablolarından oluşan sergi, Beşiktaş’taki Deniz Müzesi’nde ziyaretçilerini bekliyor. Serginin, klasik müzecilik anlayışıyla yapılmış bir sergi olmadığını en başta söyleyelim. Eserlerin orijinallerini gördükten sonra geniş bir salona giriyorsunuz. Karanlık bir mekanda, yüksek duvarlara yansıtılmış dijital bir görsel alan içinde buluyorsunuz kendinizi… Ortamın etkisi, görüntüye eşlik eden müzikle daha da güçleniyor.