Entelektüel ama nasıl?
Türkiye’de aydın, entelektüel ya da münevver olmak, en azından anılmak, eli kalem tutan hemen herkesin rüyalarını süsler. Fakat gerçek birer entelektüel ya da münevver olmak için çok az insan gereken...
Türkiye’de aydın, entelektüel ya da münevver olmak, en azından anılmak, eli kalem tutan hemen herkesin rüyalarını süsler. Fakat gerçek birer entelektüel ya da münevver olmak için çok az insan gereken çabayı harcar. Osmanlıca bilmek, Türkiye’de bu özellikleri taşımanın öncelikli şartlarındandır mesela.
Sokaklarında dolaştığı eski bir Osmanlı şehrinde rastladığı çeşme kitabesini okuyamayan, karşısına çıkabilecek tarihi bir mezarlığın abidevi taşlarını birbirinden ayırt edemeyen nice entelektüel geçinen insan vardır bu ülkede. Dedesinden kalma mektubu anlamlandıramaz. Bir dekorasyon unsurudur sadece hayatında. Evinin duvarlarındaki hat levhalarının kültürel anlamlarının cahilidir. Yaşadığı sokağın adı hakkında bir fikri yoktur. Yakınındaki kültürel mirasa kayıtlı cumbalı evler hakkındaki görüşü sathidir. Mahallenin kültürel hafızası zaten ilgisini çekmez.
Keza konuştuğu dil daha çok İngilizce ya da Fransızca katkılı, özenti kokan derme çatmalık sergiler. Etimoloji ile ilgilenmez, ne Latince ne Yunanca üzerinde derinleşmiştir. Ne Arapça ne Farsça köken bilgisi vardır. Konuştuğu ve yazdığı kelime sayısı, düşünce fukaralığının da göstergesidir zaten.