Seyahat; dünya kitabının sayfalarını çevirmek
Baudelaire, ‘Yaşam bir hapishanedir. Hastalar sürekli yattıkları yeri değiştirme saplantısı içindedir. Bir hasta kaloriferin yanında acı çekerse, cam kenarına geçince her şeyin daha iyi olacağını...
Baudelaire, ‘Yaşam bir hapishanedir. Hastalar sürekli yattıkları yeri değiştirme saplantısı içindedir. Bir hasta kaloriferin yanında acı çekerse, cam kenarına geçince her şeyin daha iyi olacağını düşünür’ diyor. Bu cümlenin bizim kültürümüzdeki tercümesi ‘tebdil-i mekanda ferahlık vardır...’
Gerçekten de mekan değiştirmek, seyahat etmek, öğreticiliği yanında gündelik rutinlerden sıyrılarak ferahlama eylemidir. Yolculuk kadar insanı yeni düşüncelere yaklaştıran başka bir eylem yoktur. Yeni şeyler görmek ve öğrenmek, başka hayatlardan kesitlere şahitlik etmek zihni harekete geçirir. Arabayla hızla geçilen bir kasabada, balkonuna çamaşır asan kadının bir anlık hayat kesiti dahi, bir kasaba yaşamına dair binbir çeşit senaryoyu dizer insanın zihnine. İnsanın kendi varlığı, evrende kapladığı alana dair düşünme vesileleri sunar.
Öte yandan seyahat yeni sosyolojik rastlaşmalara imkan verir; Demiryolu ve buharlı gemilerin yaygınlaşıp, seyahat imkanlarının arttığı 19.yy’a kadar bireyler, başka insanlarla özdeşlik kurma güdüsünü aynı toplumda yaşama bilincinden alırken, sonrasında yeni özdeşim kriterleri geliştirmişlerdir.