Türkiye’nin batısında neyse doğusunda da o
Hüma Hatun’dan Adile Sultan’a, Moralızade Leyla Hanım’dan Mihri Hatun’a, Fatma Aliye Hanım’dan, Mümine Hatun’a, Şule Yüksel Şenler’den, Hümeyra Ökten’e... Her biri, yaşadıkları...
Hüma Hatun’dan Adile Sultan’a,
Moralızade Leyla Hanım’dan Mihri Hatun’a,
Fatma Aliye Hanım’dan, Mümine Hatun’a,
Şule Yüksel Şenler’den, Hümeyra Ökten’e...
Her biri, yaşadıkları hayatın hakkını vermiş, geleceğe iz bırakmış kadınlar. İsimleri bugün sadece kitap satırlarında değil, genç nesillere ilham verecek mekanlarda da yaşıyor. Hayatlarının en özel dönemlerini TÜRGEV yurtlarında geçiren genç kızlar, her gün bu isimlerin yazılı olduğu tabelaların altından geçip çıkıyorlar ilim yolculuklarına. TÜRGEV’i sadece yurt olmaktan çıkaran, adeta bir akademi yapan da zaten bu; gençlerin hayatında pusula olmak. Fatih Sultan Mehmed’in annesi Hüma Hatun bir çağı açıp kapatan bir evladın annesi olarak, Sultan II. Mahmud’un kızı Adile Sultan divan tertip etmiş tek kadın şair olarak TÜRGEVli genç kızları tarih bilinciyle kuşatıyorlar. Çok az tanıdığımız, İstanbul’un meşhur edibelerinden Moralızade Hamid Bey’in kızı Leyla Hanım ise gençleri tarih ülkesinde edebi yolculuğa çıkarıyor. 15. yy’da yaşamış bir başka şair Mihri Hatun ya da Mevlana Hazretleri’nin annesi Mümine Hatun gençleri bu toprakların kodlarıyla tanıştırıyor. Osmanlı ve Cumhuriyet tarihinin kesiştiği çok özel bir dönemde, adı bir dönemin bütün çelişkilerini anlamaya yetecek Fatma Aliye Hanım ise gençler için bir başka ayna. Türkiye’nin çalkantılı siyasal tarihinde yazı ve konferanslarıyla bir uyanışa vesile olmuş, başörtüsünün kamusal alanda varlığına öncülük etmiş bir diğer rol model, Şule Yüksel Şenler. Keza Hümeyra Ökten, girdiği her okulu birincilikle bitirmiş başarılı bir tabibe. Aynı zamanda Medine-İstanbul hattında geçen zühd hayatıyla gençler için, hayatı, okunmayı bekleyen adeta yürüyen bir kitap...