Ziller ne için çalıyor?
Geçtiğimiz aylarda, bir vesileyle İngiltere’nin en gözde eğitim kurumu olan Eton College’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Eton College, kraliyet ailesi çocuklarının ve önde gelen devlet adamlarının mezun olduğu...
Geçtiğimiz aylarda, bir vesileyle İngiltere’nin en gözde eğitim kurumu olan Eton College’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Eton College, kraliyet ailesi çocuklarının ve önde gelen devlet adamlarının mezun olduğu bir erkek koleji. 1440 yılında kurulmuş ve 575 yıllık geleneği içinde George Orwell’dan Keynes’e, dünyanın muhtelif yerlerine dağılmış binlerce önemli ismi mezun etmiş.
Eton’a yaptığımız ziyaret sırasında okulun öğretmenlerinden birisi eşlik etti bize ve okula dair sorularımızı yanıtladı. Okulun nasıl bir insan yetiştirdiğini öğretmenin tavır ve davranışlarından anlamak mümkündü. Özgüven dolu ve nezaket yüklü bir iletişim ilk göze çarpan özelliklerdendi. Ciddiyetin ve ağır başlılığın, zekâ pırıltısıyla kuşatılmış bir mizah yeteneğiyle dengelendiği, sorumluluk ve disiplinin geniş bir kültürle harmanlandığı bir öğretmen profili duruyordu karşımızda.
Okul ziyaretimiz, okulun merkezi kabul edilen ve öğretmenin ‘burası bir dinî okul’ nitelemesiyle giriş yaptığı şapelden başladı. Öğrenciler her gün saat 8’de şapelde buluşup, güne duayla başlıyorlardı.
Yatılı bir erkek okulu olan Eton’da öğrenciler, şapele gelmeden önce ise, birkaç kişinin paylaştığı dairenin günlük ekmek, süt ve temel kahvaltılık ihtiyacını yakın bir mesafeden kendileri temin ediyordu. Her birinden bir kişi sorumluydu.
Şapeldeki duanın ardından okulun dağınık binalarında bulunan öğretmen odalarına gidiliyor, bir anlamda ‘talebe’ olunuyordu. Her biri alanında saygın bir yere sahip öğretmenlerin kendi hazırladığı ders materyalleriyle ders işleniyordu. Hoca-talebe ilişkisi, bizim icazet geleneğimizi hatırlatan bir ilişkiye dayanıyordu.