Bir sese ihtiyacımız var...
Ankara’da Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 97 oldu. Hala yoğun bakımda olan onlarca yaralı var. Vefat edenlerin hayat hikâyelerini okuyunca duygulanmamak, sarsılmamak...
Ankara’da Cumhuriyet tarihinin en kanlı terör saldırısında hayatını kaybedenlerin sayısı 97 oldu. Hala yoğun bakımda olan onlarca yaralı var.
Vefat edenlerin hayat hikâyelerini okuyunca duygulanmamak, sarsılmamak mümkün değil. Bir öğretmen düşünün, patlamanın sonrasında gözlerini açtığında yanı başında bacısının, 21 yaşındaki kızının cansız bedenlerine bakıyor. Hanımı yavrusuna sarılıp sarılıp hıçkırıyor... Milletçe yüreğimiz dağlanıyor. Bir şok yaşıyoruz. Ya daha beterleri varsa. Ya bu terör azarak devam ederse? Bu insanlar ne yaptı da, bu ölümleri, bu acıları hak ettiler? Ankara’nın meydanında, vücutları paramparça masum insanlar. Ellerinde silah yok, yüreklerinde barış arzusu var. Ama kan deryalarında kaybolup gidiyorlar...
Başımızın üstünde bela bulutları dolaşıyor. Çevremizde giderek büyüyen bir yangının yalazası artık yüzlerimizi yakıyor. Bizi bu yangının içine çekmeye çalışıyorlar.
Gözlerimizi taşeron terör örgütlerine dikmenin yanılgısına düşmemeliyiz. Canlı bombaların bir terör örgütü ile bağlantısı bulundu diyelim. Çözdük mü, bitti mi? Nedir en kuvvetli ihtimaller: Ya DEAŞ ya da PKK... Bu örgütler kendileri mi? Kararları kendileri mi veriyor? Aralarına küresel güç merkezlerinin ajanları ne oranda sızmıştır? Yabancı istihbarat merkezleri onları ne ölçüde etkilemekte, yönlendirmektedir? PKK ve DEAŞ, ortaya çıktığından beri yakın coğrafyamız hızla bölünüyor. İşte Rusya da müdahil oldu. Sovyetler dağıldı ama “Büyük Rusya” özlemi giderek artıyor. Gelişmelerden, ziyadesiyle memnun olan İsrail’dir herhalde. Saddam bahanesiyle ABD, yanı başına geldi ve İsrail’in güvenliğini sağlama aldı. Artık karşısında hiçbir zaman güçlü bir Arap bloğu oluşamayacak...