Eninde sonunda Başkanlık Sistemi
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı 64. hükümet programında “Türkiye’nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğu inancı” ile “Başkanlık Sistemi” hedefi de yer...
Başbakan Davutoğlu’nun açıkladığı 64. hükümet programında “Türkiye’nin siyasal tecrübesine ve gelecek vizyonuna daha uygun olduğu inancı” ile “Başkanlık Sistemi” hedefi de yer aldı. Şöyle denildi:
“Bir yandan vesayetçi bir şekilde kurgulanarak, demokratik doğasından koparılmış parlamenter sistemin yol açtığı siyasal istikrarsızlıklar, öte yandan Yeni Türkiye vizyonumuzun ihtiyaç duyduğu etkin ve dinamik yönetim dolayısıyla, Başkanlık Sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanıyoruz.”
Eğri oturup doğru konuşalım, Türkiye’nin temel problemi, sistem meselesidir. Bu hayati meselenin “Parlamenter sistem mi?-Başkanlık sistemi mi?” tartışmasına hapsolması doğru değil. Öncelikle “Parlamenter sistem” diyerek bugünkü sistemden memnun muyuz? “Türkiye, mevcut anayasaya dayalı, krizlere gebe bu sistemle yoluna devam etmelidir” diyen var mı?
Pekiyi mevcut Anayasa ne? 12 Eylül darbe Anayasası... Kırk yamalı bohça gibi konjonktüre göre orası burası düzeltilmeye çalışılmış ama özüne dokunulmamış. Özünde hukukun üstünlüğü yok, evrensel insani değerler yok, farklılıklara saygı yok, çoğulculuk yok, özgürlükler yok, o yok, bu yok... Ne var? Ötekileştirme var, “kabul et, Kürt de olsan Türk’sün” demek var. Statükonun korunması, vesayet sisteminin oturtulması, sivil iradenin elinin tutulması, iktidarların tepesinde boza pişirilmesi var. Atanmışların seçilmişleri yönlendirmesi, bürokrasi eliyle ülkeye nizamat verilmesi, hele emniyet-yargı dayanışması varsa Paralel darbe yapılması, hepsi var.