Neden mi ‘evet’ diyoruz, bilinsin…

‘Hayır’cılar diyor ki; ‘evet’çiler,  neye evet diyeceklerini bilmiyorlar. “Türkiye tek adama teslim edilecek”, “Padişahlarda bile olmayan yetkiler Cumhurbaşkanına verilecek”, "Cumhuriyet elden gidecek”...

‘Hayır’cılar diyor ki; ‘evet’çiler,  neye evet diyeceklerini bilmiyorlar. “Türkiye tek adama teslim edilecek”, “Padişahlarda bile olmayan yetkiler Cumhurbaşkanına verilecek”, "Cumhuriyet elden gidecek”, “Hatta eyalet sistemine bile geçilecek” diye durmadan kafa karıştırıcılık yapıyorlar. Bu, düpedüz bir algı operasyonu.

Bu iddialara “yok böyle bir şey” diyerek 18 maddelik değişiklik metninden cevap vermeniz nafile bir çaba, çünkü dinlemiyorlar bile…

İşin doğrusu ‘evet’ diyeceklerin büyük çoğunluğu, bu referandumda neye ‘evet’ diyeceklerini çok iyi biliyorlar.

15 Temmuz’da gördük ki bu ülkeye, milletimize ve devletimize yönelik bir saldırı var. Bu saldırı öncesinde planlı olarak peş peşe gelen zincirleme operasyonlar yapıldı. ‘Evet’ diyecek olan geniş kitle; bu operasyonların başlangıcı olan Gezi Olaylarındaki cephenin, şimdi de ‘hayır’cıların gövdesini oluşturduğunun farkında.

Gezi olayları, 17/25 Aralık siyasi darbesi, MİT TIR’ları ihaneti ile sürdürülen operasyonlara destek verenler ile bugün ‘hayır’ cephesini oluşturan kitlenin yapısında küçük farklar olabilir ama zihniyet aynı: 1. Erdoğan nefreti ve düşmanlığı. 2. Türkiye, eski Türkiye olarak kalmalı, Parlamenter rejim, yine vesayet ağalarının manipülasyonlarına, tezgâhlarına, iktidar oyunlarına açık olmalı…

Gezi olaylarında hedef, “Erdoğan gitsin, AK Parti kalsın, sonra da AK Parti’yi bitiririz” hesabıydı. 17/25 Aralık siyasi darbesinde de aynı amaç vardı. Yolsuzluk algısı üzerinden Erdoğan’ın önünün kesilmesi, Cumhurbaşkanlığının önlenmesi, arkasından AK Parti’nin bitirilmesi, sistem partisi haline getirilmesi. Bir hafta sonraki MİT TIRları ihaneti de aynı hedefi güdüyordu. “Erdoğan ve AK Parti, Suriye’de İslamcı teröristlere silah yardımı yapıyor” jurnallemesi ile Türkiye, Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne götürülecekti. Hiç bitirilmeyen PKK terörü, 1128 Akademisyenin “Barış bildirisi” diye Türk devletini katliam yapmakla suçlayıp, askerimizi, polisimizi şehit eden PKK teröristlerine hamilik yapması da algı operasyonlarının parçasıydı.

Şimdi şu soruları soralım:

‘Hayır’ cephesinin içinde Gezicilere, 17/25 Aralık’a, MİT TIR’ları ihanetine destek verenler çoğunlukta mı değil mi?

‘Evet’ demeyelim de Gezi ruhunu çağıranların yanında mı duralım?

‘Evet’ demeyelim de hala 17/25 Aralık’ı bahane ederek “restorasyon” hükümeti” rüyaları görenlere fırsat mı verelim?

‘Evet’ demeyelim de Alman casusu damgası ile kaçan Can Dündar’ların Türkiye’yi jurnalleme ihanetlerine yeniden kapı mı arayalım?

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Erdoğan güven, Kılıçdaroğlu endişe kaynağı... 27 Mayıs 2023 | 586 Okunma Özdağ-Kılıçdaroğlu-HDP: Toplu intihar… 25 Mayıs 2023 | 1.534 Okunma CHP-FETÖ irtibatlarını unutmayalım 20 Mayıs 2023 | 410 Okunma Sinan Oğan, küresel baskıya dayanabilir mi? 18 Mayıs 2023 | 3.637 Okunma Erdoğan ile 14 Mayıs destanı yazılırken… 13 Mayıs 2023 | 1.155 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar