Devrim İslâmofobikleri de devirdi
Suriye’de 61 yıllık zalim Baas rejimine son veren Suriye halkının devrimcileri, devrim sonrası tutum, davranış ve yaptıklarıyla tüm Müslümanların gururu oldu. Yıllarca zulüm altında yaşayan, kadınları tecavüze uğramış, çocukları öldürülmüş, en korkunç işkencelere maruz kalmış, yakınlarından yıllarca haber alamamış, aile bireyleri ortadan kaybolmuş, toplu mezarlara canlı canlı gömülmüş Suriye halkının devrimcileri, 13 yıllık direnişin ardından gerçekleştirdikleri devrimle adeta dünyaya insanlık dersi
Suriye’de 61 yıllık zalim Baas rejimine son veren Suriye halkının devrimcileri, devrim sonrası tutum, davranış ve yaptıklarıyla tüm Müslümanların gururu oldu. Yıllarca zulüm altında yaşayan, kadınları tecavüze uğramış, çocukları öldürülmüş, en korkunç işkencelere maruz kalmış, yakınlarından yıllarca haber alamamış, aile bireyleri ortadan kaybolmuş, toplu mezarlara canlı canlı gömülmüş Suriye halkının devrimcileri, 13 yıllık direnişin ardından gerçekleştirdikleri devrimle adeta dünyaya insanlık dersi verdi.
Böylesine korkunç muamelelere maruz kalan devrimciler, bütün acılarını, intikam duygularını yüreklerine gömerek, yıllar sonra devletlerinin başkenti Şam’a girdiler. Şam’ın düştüğü 8 Aralık gününü bayram ilân ettiler.
6 Aralık akşamı tvnet yayınında Şam’a doğru ilerleyen devrimciler için “Umarım Mekke’nin fethi gibi bir fetih olur. İnşallah Selahaddin Eyyubi’nin Kudüs’e girişi gibi muhalifler Şam’a girer” demiştim.
Şükürler olsun 8 Aralık’tan bu yana Suriye halkının devrimcileri, Müslümanların onuruna, İslâm’ın özüne yakışır tavırlar sergiliyor. Hiç kimseye ayrımcılık yapılmadı, intikam duygusuyla hareket edilmedi. Zalim rejimin katilleri, işkencecileri dışında hemen hemen herkes için af kararı alındı.
Halkın devrimcilerinin duruşu bütün dünyada ve tabii Türkiye’de İslâm karşıtlarını şoke etti. Yıllarca Batı’da pişirilen ve adına İslâmofobi dedikleri algı çöktü. Müslümanları kötü, korkunç, kafa kesen, insan yakan, farklılıklara karşı olan şeklinde gösteren İslâmofobi kavramı da Suriye devriminin ardından yerle bir oldu.
ABD ve diğer Batılı devletler yıllardır İslâm’a kara çalmak için her türlü karanlık yöntemlere başvurdular. En son ABD’nin Irak’ı işgalinin ardından oluşturulan ve Suriye sahasında bolca istifade edilen IŞİD eliyle Müslümanlar üzerinden kirli propagandalarını sürdürdüler.
Bizzat ABD’nin seçilmiş Başkanı Trump’ın ifadesiyle Obama tarafından kurulan ve Hillary Clinton eliyle yönetilen DEAŞ, ABD’nin hem Suriye’de PKK’nın varlığına destek amacıyla kullanıldı, hem de bu aparat eliyle İslâm karşıtlığı için elverişli eylemler gerçekleştirildi.
Suriye devrimi ile bölgede emellerine ulaşma umudunu kaybeden İran, Suriye halkının bir parçası olan Nusayriler üzerinden bölgede gerilimi arttırıcı provokasyonlara imza attı. Bizzat Hamaney’in çağrısıyla eylemler gerçekleştiren Esed artığı şebbihalar, Suriye halkları arasında çatışma zemini yokladı.
Esed artığı, İran şebbihaları provokasyon yapar da, Türkiye’deki uzantıları boş durur mu? Hemen içeride “Suriye’de Aleviler katlediliyor” yalanları dolaştırılmaya başlandı. Allah’tan 15 yıldır bu yalanları kimin nasıl ve niye söylediğini bildiğimiz için bu yalanlar toplumda karşılık bulmadı.
Bu arada birileri gerçekten de Alevilerin ve Nusayrilerin katliama uğramasını çok istiyor. Zira yıllardır Müslümanlar aleyhinde söyledikleri yalanların ortaya çıkmasından endişe ediyorlar. Biz “İnşallah hiçbir farklılığa zarar gelmez” diye dua ederken, onların tam aksini arzuladıklarını unutmayalım.
Yakın geçmişte yaşanan olayların arkasında kim var idiyse, aynı irade benzer karanlık eylemleri yaptırmak için can atıyor. Devrimin lideri Ahmet Şara’nın (Colani), “İntikamsız bir zafer kazandık” ifadesi inanın bunların yüreğine oturdu. Bu zaferi her geçen gün insanlık onuruyla taçlandırmak her Müslümanın birinci görevidir artık. Sadece zalim Rejim devrilmedi, devrim sadece Suriye’nin değil, tüm Müslümanların devrimidir.