Fotoğrafı bırakın, anlaşmaya bakın
“Amerika, Türkiye’de kültür emperyalizmini kurmak için ilk önemli tavizi bu anlaşmayla elde etmiştir. 27 Şubat 1946’da imzalanan kredi anlaşmasında bu borcun faiz ve anapara taksitlerinin bir kısmının Türk...
“Amerika, Türkiye’de kültür emperyalizmini kurmak için ilk önemli tavizi bu anlaşmayla elde etmiştir. 27 Şubat 1946’da imzalanan kredi anlaşmasında bu borcun faiz ve anapara taksitlerinin bir kısmının Türk parası olarak Merkez Bankası’na ABD tarafından kullanmak üzere yatırılması kabul edilmişti. Yukarıda ayrıntılarıyla verdiğimiz ek anlaşmayla ABD, (eğitim sahasında yapılacak temaslarla bilginin ve mesleki istidat sahiplerinin daha geniş ölçüde mübadelesi maksadıyla) Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu adı altında yeni bir organ kurmaktadır. Bu komisyonun sekiz üyesinden dördü Amerikalı, dördü de Türk olacaktır.
Ve Amerika’nın Türkiye’deki büyükelçisi bu komisyonun fahri başkanıdır. Oyların eşit olduğu hallerde, başkan oyunu kullanarak anlaşmazlığı çözümleyecektir. Komisyon her türlü davranışından ABD Dışişleri Bakanı’na karşı sorumlu olacak, bütçesini orası vize edecek ve isterse, komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirerek değiştirebilecektir. Amerika Dışişleri Bakanı’nın ve Ankara’daki Amerikan Büyükelçisi ile elçilikte görevli iki memurun kontrol ve denetiminde olacak ve yine Amerikalı müdür ve yardımcıları da anlaşmaya göre Amerika Dışişleri Bakanı tayin edecektir. Amerikan kanunlarına göre çalışacak olan bu komisyonun ve orada görev alacak Amerikalıların neler yapacaklarını, amaçlarını, anlaşmada belirtildiği gibi, belirtilmeyen alanlarda da Amerikalılar bilecek veya yeni bir durum karsısında Dışişleri’nden yeni talimat alabileceklerdir. Bu komisyona girecek dört Türk üyenin görevleri, yetkileri ve kime karşı sorumlu olacakları hakkında bir kelime dahi yoktur. Anlaşmadaki bütün hükümler, kurulacak olan Amerikan Eğitim Komisyonu’nun Türkiye’de Türk parası ile Türk Hükümeti’nin himayesinde, her türlü Türk denetiminin dışında, Türk eğitimi hakkında araştırma yapması, bilgi toplaması, gerekli Amerikan memurlarının uzman ve araştırmacı olarak okul, üniversite ve bakanlıklara yerleştirmesi ve benzeri faaliyetlerini kolaylaştırmak amacını sağlamak için getirilmiştir. Sözde karşılıklı olan bu anlaşma ile bağımsız bir devlet olan Türkiye’nin başkentinde Türk eğitimiyle ilgili bir Amerikan Eğitim Komisyonu kuruluyor ve Türk Hükümeti’ne bu komisyonun çalışmalarını kontrol ve denetleme hakkı dahi verilmiyor.
Türkiye bugün genellikle Amerika’nın nüfuz alanına dâhil edilmiştir. Bu nedenle Türkiye’de iyice yerleşip sömürüsünü sürdürebilmek için her alanda olduğu gibi eğitim hakkında da bilgiye ihtiyacı vardır. Bunun için de Amerika’dan uzman, araştırmacı öğretim üyesi adları altında, bu anlaşmayla kurulan Amerikan Eğitim Komisyonu marifetiyle gerekli personeli bilgi toplamak üzere görevlendirmiştir. Amerika’nın Türkiye’de kendisine yardım edecek ve işbirliği yapacak, Amerika’da yetiştirilmeye uygun Türk öğrenci öğretim üyesi ve araştırmacılara da ihtiyacı vardır. Amerikalılar tarafından tespit edilen niteliklere uygun olanlar arasından seçilecek bu kimseler, eğitim araştırma veya görgü ve bilgilerini artırmak üzere gönderilirler. Bunlardan Amerika için Amerika’da yararlı olacaklar dolgun ücret ve görev teklifleriyle orada bırakılmakta, bir kısmı da süreleri sonunda Türkiye’ye dönmektedirler. Dönenler de iki gruba ayrılmaktadır; birinci grup Amerikan hayranı ve onların her şeyini benimseyip Amerikalılaşanlar. İkinci grup da bunların dışında kalanlar. Bunların her biri hakkında Amerikalılar hal tercümeleri ve albümler hazırlarlar. Birinci gruba dâhil olanlardan en kabiliyetlilerinin gerektiğinde kullanılmak ve işbirliği yapmak üzere devletin, hükümetin en önemli yerlerinde görev almaları veya tayinleri sağlanır. Bunlardan bir kısmı da Türkiye’deki Amerikan yardım kurulları, Amerikan şirketleri ve diğer örgütlerinde görevlendirilir. Bu suretle Amerikalıların Türkiye’deki işbirlikçileri de zaman içinde çoğalarak örgütlenir. Bu anlaşmayla Ankara’da kurulması kararlaştırılan Amerikan Eğitim Komisyonu’nun dört Türk üyesinin görevleri, bu komisyonun çalışmalarına toplantıdan toplantıya katılarak onlara yardımcı olmaktır. Dördü bir olup da yapılan bazı işlemlerin karşısına çıksalar, hemen komisyonun fahri başkanı olan Amerikan elçisi müdahale edecek ve karar dörde karşı beş oyla Türkiye’nin çıkarlarına aykırı da olsa alınmış olacaktır. Halbuki aynı komisyon kaza olarak Amerikan çıkarlarına aykırı bir karar alsa, bu kararı Amerikan Dışişleri Bakanlığı hemen durdurabildiği halde, Türk Dışişleri’nin böyle bir yetkisi yoktur.
O tarihten bu yana çalışmalarını sürdüren bu Amerikan Eğitim Komisyonu’nun süresi ne zaman dolacaktır? Türk Hükümeti’nin bu komisyon aracılığıyla gerçekleştirmek istediği amaçlara uygun mudur? Ayrılıklar varsa bunlar nasıl giderilecektir? Anlaşmada Amerikan Hükümeti’nin bu komisyon üzerindeki siyasi, kültürel, mali ve idari kontrolü gayet sağlam esaslara bağlandığı halde, Ankara’da faaliyet gösteren bu komisyona Türk Hükümeti’nin katılmaktan başka hiçbir yetki ve kontrolünün bulunmaması nasıl yorumlanır? Türk Hükümeti bu komisyon aracılığıyla Türkiye’ye gelecek Amerikalılarla, Türkiye’den Amerika’ya yollanacak Türklerde bulunması gerekli nitelikleri tespit etmiş midir? Amerikan Dışişleri Bakanı tarafından tayin edilecek şekilde her yıl çalışma raporu verilmesi anlaşmada yer aldığına göre, niçin Türk Dışişleri Bakanlığı’nın tespit edeceği biçimde bir çalışma raporu verilmesi de anlaşmada yer almamıştır? Bu eğitim komisyonunun asıl yöneticisi olan müdür niçin Türk değil de Amerikalıdır? Bu ve benzeri sorulara Türkiye’de cevap verebilecek bir sorumlu bulmak imkânsızdır. Gerçekte, diğer konularda olduğu gibi, Türkiye’nin yıllardan beri belli bir eğitim politikası ve programı mevcut olmadığı için, bu konudaki politikamız da yabancıların insaf ve takdirlerine bırakılmıştır.
Türkiye için çağımıza uygun ve yurt kalkınmasını gerçekleştirecek milli bir eğitim politikası kabul edilip uygulanmadıkça, kültür ve eğitim alanlarında yabancı etkisinden ve sömürüsünden kurtulmamız imkânsızdır.”
Bu yazı, İsmet İnönü’yü yeniden Başbakan yapan 1960 darbesi Milli Birlik Komitesi üyelerinden Haydar Tunçkanat’ın kaleme aldığı “İkili Anlaşmaların İçyüzü” adlı kitabından alındı.