‘Kontrollü ittifak’
24 Haziran seçimlerine doğru hızla yol alırken, sormamız gereken en önemli soru, muhalefet cephesinin yüzde 1 de olsa kazanacağına dair bir inancı olsaydı, bugünkü adaylarla mı seçime katılırdı? Eminim...
24 Haziran seçimlerine doğru hızla yol alırken, sormamız gereken en önemli soru, muhalefet cephesinin yüzde 1 de olsa kazanacağına dair bir inancı olsaydı, bugünkü adaylarla mı seçime katılırdı? Eminim birçoğumuzun cevabı ‘hayır’ olurdu. Zaten aday arayışı sürecine baktığımız zaman bu sorunun cevabını çok net görüyoruz.
Adayını en son açıklayan parti, ana muhalefet CHP oldu. CHP, önce Saadet’in Abdullah Gül’ü ikna etmesi için bekledi. Hatta Meral Akşener’in Abdullah Gül lehine çekilmesi için baskı yaptı. Gül ikna olmayınca ve adaylık defterini kapatınca, CHP yeni bir arayış içine girdi. Ekonomist, başarı hikayesi olan, kavgacı olmayan bir ismi adaylık için iknaya çalıştı, onda da başarısız olunca ‘Gel bakalım Muharrem’ dediler.
Bu kısma kadar aslında işlerin hiç de istedikleri gibi kontrollü gitmediğini düşünebiliriz. Erdoğan karşıtı cephe görünürde istediğini elde edememiş görünüyor. Ama işin aslı gerçekten öyle mi, niye istedikleri aday etrafında birleşemediler, bu durum da senaryonun bir parçası mı? Bunu zamanla anlayacağız. Netice itibarıyla Erdoğan karşıtı ittifakın paydaşlarına baktığımız zaman, dünyanın en kapsamlı psikolojik harbi ile karşı karşıyayız.
Meral Akşener’in 15 Temmuz öncesi omuzunu silkerek ‘Ben başbakan olacağım’ demesi gibi şimdi de ‘Bana ne çekilmem. Ben Cumhurbaşkanı olacağım’ inadıyla Erdoğan karşıtı cephenin tek çatı adayı etrafında bir araya gelememiş olmalarına aldanmamak lazım. İşin bir başka boyutu da ilk turda ne kadar çok aday olursa, hele hele Ak Parti seçmeninden oy alacak aday ne kadar çok olursa belki seçim ikinci tura kalır hevesiyle hareket edildiğini unutmamak lazım. Mevcut durumda da bir kontrol mekanizması işliyor.
Ben asıl kavganın önümüzdeki günlerde CHP içinde yaşanacağını düşünüyorum. Kemal Kılıçdaroğlu kazanma ihtimali sıfır olan bir aday çıkarttı. Daha doğrusu CHP’li bir adayın kazanma ihtimali sıfır olduğunu bildiği için ‘Madem kaybetmek kaçınılmaz, o halde adayımız Muharrem olsun. Kaybeden o olsun anlayışıyla İnce aday gösterildi. İşte filmin en heyecanlı yeri burada başlıyor.
Muharrem İnce de biliyor, Kılıçdaroğlu’nun kendisini niye aday gösterdiğini. Kazanma ihtimali binde 1 olsa kendisinin aday gösterilmeyeceğini biliyor. ‘İnce’ hesaplar burada başlıyor işte. Muharrem İnce Cumhurbaşkanlığı seçiminde partisinin bu zamana kadar aldığı oy oranının üzerine çıkarsa ya da 24 Haziran milletvekilliği seçiminde CHP’den fazla oy alırsa, Kılıçdaroğlu’nu alaşağı etmenin fırsatını yakalamış olacak.