Anketleri kazanıp seçimleri kaybetmek
Anketleri kazanmak, seçimi kazanmak anlamına gelmiyor. Bakınız, ABD başkanlık seçimlerine giden süreçte Hillary Clinton neredeyse bütün anketlerde ezici bir üstünlükle galip gelmişti. Başkan olacağına...
Anketleri kazanmak, seçimi kazanmak anlamına gelmiyor. Bakınız, ABD başkanlık seçimlerine giden süreçte Hillary Clinton neredeyse bütün anketlerde ezici bir üstünlükle galip gelmişti. Başkan olacağına kesin gözüyle bakılıyordu. Sandıklar açılıp da taşradan ve merkezden gelen oylar sayılınca Donald Trump karşısında ağır bir hezimete uğradığı anlaşıldı.
Anket şirketlerinin 'çuvallamasına' artık iyice alıştık. İngiltere, Türkiye ve son olarak ABD seçimlerinde tabiri caizse ters köşeye yattılar. Sergiledikleri öngörüsüzlük dalga konusu oldu; inandırıcılıklarını kaybettiler, varlık sebepleri sorgulanmaya başladı.
Bir manav düşünün; aldığınız bütün meyveler çürük çıkıyor. Israr ve inatla o manavdan alışveriş yapmaya devam eder misiniz? Bu soruya verdiğiniz yanıt 'evet' ise siz meyvenin değil başka bir şeyin peşindesiniz demektir.
***
Medya kimi temsil ediyor?
ABD'deki seçimlerin en büyük kaybedenlerinden biri de hiç şüphesiz medya oldu. 'Müesses' Amerikan medyası Trump karşıtlığında birleşmişti.
250'ye yakın gazete Clinton'ı desteklediklerini açıkça ilan etmişti. Bütün enerjilerini Clinton'ı parlatmaya ve Trump'ı mahvetmeye harcadılar. Bu sırada Trump'ı destekleyen gazetelerin sayısı neredeyse 20'yi bile bulmuyordu.
Clinton partizanları sonuçtan emindiler. Seçim henüz sonuçlanmadan 'Başkan Clinton' başlıklı dosyalarını, manşetlerini, haberlerini, yorumlarını hazırlamış; baskıya vermiş, hatta dağıtıma göndermişlerdi. Rezil oldular.
Amerikan medyasının Amerikan halkını temsil etmediği, başka çıkar ve güç odakları tarafından yönetildiği ayan beyan ortaya çıktı. Amerikan medyasının, Amerikan toplumunu tanımaktan ve anlamaktan uzak olduğu bir kez daha ispatlandı.
En önemlisi, geleneksel medya aygıtlarının, yeni medya aygıtları karşısında mevzi kaybetmeye devam ettiği artık yadsınamaz bir gerçek haline geldi.
***
Gerçekle yüzleşmek
Türkiye'den aşinası olduğumuz bir durum, ABD seçimlerinde de karşımıza çıktı. Bir kez daha anladık ki medyanın seçmen davranışlarını etkileme gücü abartıldığı kadar belirleyici değil. Bir ülkedeki geleneksel medya kuruluşlarının yüzde 90'ının bir adayı desteklemesi, o adayın seçimi kazanmasını sağlamıyor.
Sonuçlar, seçmenin medyayı tarafsız ve güvenilir bulmadıklarını gösteriyor. Çoğu zaman insanlar, burunlarından kıl aldırmayan, kendilerini doğruluğun ve gerçek bilginin kaynağı gibi gören medya mensuplarını bırakın ciddiye almayı, umursamıyor bile.
Artık medyanın bu hakikati hazmetmesi, kendisine çekidüzen vermesi gerekiyor.
Dalga konusu olmaktan çıkmak istiyorsak kendimizi herkesten akıllı, bilgili ve ahlaklı sanma hastalığından bir an önce kurtulmalıyız.
***
Analizci ve uzman çılgınlığı
Uzmanın görevi kehanette bulunmak değildir. Analizcilik duyguyla değil bilgiyle yapılması gereken bir iştir.