Gazilerimizin hassasiyeti
Engin Ardıç'ın Çakma Gaziler başlıklı yazısı okurlarımızı üzdü, onlarca, hatta yüzlerce çağrı, e-posta geldi. Ombudsman olduğum günden beri herhangi bir haber ya da yazı hakkında bu...
Engin Ardıç'ın Çakma Gaziler başlıklı yazısı okurlarımızı üzdü, onlarca, hatta yüzlerce çağrı, e-posta geldi.
Ombudsman olduğum günden beri herhangi bir haber ya da yazı hakkında bu kadar yoğun ve kitlesel bir tepkiye muhatap olmamıştım. Gazilerimizin barışta da savaşta olduğu gibi iyi örgütlendiklerini görmek beni sevindirdi.
Kimi gazilerimiz ve okurlarımız telefon açmakla ve e-posta göndermekle yetinmediler. Türkiye Muharip Gaziler Derneği üyeleri başta olmak üzere gazetenin önünde toplandılar. Tepkilerini toplanarak ve bildiri okuyarak da gösterdiler.
Her iki olayda da gerek gazete güvenliği, gerekse emniyet güçleri okurlarımızın bu demokratik haklarını en iyi şekilde kullanmaları için gerekli ortamı hazırladılar. Hiçbir şekilde engel olmaya çalışmadılar.
Hatta yazılı hale getirilen taleplerini alarak, ilgililere ulaştırdılar.
Kendilerini kutluyorum. *** Protesto için gazetenin önünde toplanan gazilerimizin yanına gittim, kendilerini dinledim. Engin Ardıç'ın yazısındaki şu cümlelerle başlayan ifadelerin kendilerini incittiğini belirttiler:
"Her milli bayramda piyasaya çıkan 'malul gazilere' getirecektim sözü... Geçen gün gene ortalıkta görüldüler. Kalpak, ay yıldız, madalya, palaska, çakaralmaz tabanca, kama, bomba, velhasıl her şey yerli yerinde..."
"Efendim işte Kore falan diyeceksiniz. Kore'nin, hatta Kıbrıs'ın kalpakla, cumhuriyetle, bayramıyla ne ilgisi var." *** Gazilerimiz bir basın duyurusu hazırlamışlardı.
Bu duyuruda Engin Ardıç 'gazinin kim olduğunu, nasıl gazi olunduğunu bilmemekle' itham ediliyordu.
Elbette...