Ezilmişlerin yumruğu “Muhammed Ali Clay”
–Muhammed Ali ile ilgili bir anı–1970’Lİ yıllardı. Hava daha aydınlanmamıştı. Sabah namazına az bir şey vardı. Köydeki evimizin kapısı çalındı. Çocuk olduğumdan ilk ben...
–Muhammed Ali ile ilgili bir anı–
1970’Lİ yıllardı. Hava daha aydınlanmamıştı. Sabah namazına az bir şey vardı. Köydeki evimizin kapısı çalındı. Çocuk olduğumdan ilk ben kalktım. Kapıya baktım. Köylülerimizden bazıları kapıdaydı. Babamı istediler.
Babamı kaldırmaya gittim. O zaten uyanıktı. Kur’an okuyordu. Pencereye koştu... Başını uzattı.
– Emin! Ne oldu? İnşallah haberler iyi.
– Seyda! Allah’a çok şükür Muhammed Ali maçı kazandı.
– Allah’a çok şükür.
Aşağıda köylüler sevinçle haberi hemen babama uçurmuşlardı. Sabah namazını bile beklemeden eve gelmişlerdi. Belli ki onlar geceyi uykusuz geçirmişlerdi.
Ben, o tarihe kadar Muhammed Ali’yi bilmiyordum. İlk kez ismini bu olayla öğrenmiş oldum.
O dönemde insanların dünya ile tek iletişimi radyoydu. Radyodan Muhammed Ali’nin unvan maçını insanlar takip ediyordu. Amerika ile zaman farkından dolayı maçlar gece yarısı takip ediliyordu.
Anadolu’nun bir köyündeki insanların Amerika’daki bir boks maçıyla ne ilgisi olabilirdi?
Onları neden ilgilendiriyordu bir maç?
Hele babam gibi bir adamın hayatında ilgi duymadığı bir olayı bu kadar takip etmesinin hikmeti ne olabilirdi?
İşte bu ümmet bilinciydi. Bu, ezilmişlerin Muhammed Ali’nin şahsında kendilerini görmeleriydi. Muhammed Ali’nin ezilmişlerin yumruğu olmasıydı.
O sadece bir maç yapmıyordu.