Nefs Üzerine Düşünceler
Nefs, bizim dünyevi yönümüzü temsil etmektedir. Bu anlamda nefs hem insanı tamamlamakta ve hem de insanın bu dünya üzerindeki yürüyüşünü sürdürmesine yardım etmektedir. Nefs bize verilmemiş olsaydı...
Nefs, bizim dünyevi yönümüzü temsil etmektedir. Bu anlamda nefs hem insanı tamamlamakta ve hem de insanın bu dünya üzerindeki yürüyüşünü sürdürmesine yardım etmektedir. Nefs bize verilmemiş olsaydı dünya hayatını sürdürecek gücümüz olmazdı. Hayatı devam ettirecek ve nesli sürdürecek kudretimiz olmazdı. Tamamen ruhun egemenliğinde olur, kaybettiğimiz o saadete ağlar ve onu elde etmek için didinirdik. Bu da imtihanı başarısız kılardı. Yani sınav ortamı olmazdı.
Nefs, modern psikoloji mantığıyla bakıldığında libido dediğimiz temel güdülerimizi ve bilinçaltımızı kapsar. Bu güdüler bir anlamda insanın maddi yönünü içine alır. Yeme, içme, cinsellik, şehvet, yaşama arzusu, makam, mevki, hırs, intikam vs. Ama aslında bu eksik bir tanımdır. Çünkü nefs başlı başına bir varlık olduğu gibi, kendine ait bir muhakeme ve düşünce biçimine sahiptir. Bu nedenle nefs, bizim dünyevi yönümüzü temsil eder. Dünya hayatının idamesi için gerekli olan bir unsurdur.
İnsan aslında nefs-ruh-akıl ve bedenden oluşan bir varlıktır. Nefsimiz bizim hayvani yönümüzü temsil eder. Bu açıdan bedenle ilişkilidir. Ruh bizim uhrevi yönümüzü temsil eder. Bu açılardan meleki yönümüzdür. Akılla ilişkilidir. İnsan iyi olduğu zaman meleklerden üstün olduğu gibi, kötü olduğu zaman da hayvanlardan daha aşağı olabilir. İnsan bu dört unsurdan mürekkep bir varlıktır.
Nefs, bizden bağımsız bir varlık mıdır, kendi aklı ve düşüncesi var mıdır? Bu hep tartışılmıştır. Ama rivayetler bize nefsin bağımsız bir varlık olduğunu, düşünebilme gücüne sahip olduğunu göstermiştir. Fakat nefsin iradesi yoktur. Biz bu nedenle nefisle baş etmek için irademizi güçlendirmek zorundayız. Bunlar da ibadet ve riyazatla olur. Nefs, biz miyiz? Bizimle birlikte öbür dünyaya yani ahirete gelir mi? Yoksa dünyevi arzu ve güdüleri temsil ettiğinden dünyada mı kalır? Bunlar da tartışılmaktadır. İnşallah başka bir yazımızda da bu konuya değiniriz.
Bu nedenle bizden istenen nefsi öldürmek değil, nefsi ıslah etmektir. Çünkü imtihanda başarılı olan nefsini dizginleyen ve ıslah edenlerdir. Nefs, her ne kadar asi, dizginlenemeyen başına buyruk olsa da o, aynı zamanda eğitilebilmektedir. O, sağlam bir binicinin elindeki vahşi at gibidir. Binicinin tecrübeli ve kararlı eline teslim olmaktadır.
Nefs, iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edebilme melekesine sahip değildir. Nefsi kötü yapan da aslında budur. Nefs, sadece ister. Bunun iyi veya kötü olduğunu düşünmeden ister. Tıpkı bir çocuğun her hoşuna giden şeyden istemesi gibi ister. Nefs her ne kadar iyi ile kötüyü birbirinden ayırt edemezse de o eğitimle yola gelmektedir. İşte bize düşen de nefsimizi bu şekilde eğitmek ve onu kendi amacımız doğrultusunda kullanmaktır.