Tasavvufta Arayış
Yolcu, önce yola birlikte koyulacağı bir mürşit arayışıyla işe başlar. Mürşit arayışı öyle kolay değildir. Kamil mürşidin bir yerde reklamı, broşürü yoktur. Öyle...
Yolcu, önce yola birlikte koyulacağı bir mürşit arayışıyla işe başlar. Mürşit arayışı öyle kolay değildir. Kamil mürşidin bir yerde reklamı, broşürü yoktur. Öyle tanınmış tekkelerin şeyhi olmasına da gerek yoktur. Nice tanınmış tekkelerde ruh yoktur, irşat yoktur.
Bu nedenle yola birlikte çıkacağı rehberin arayışı önemlidir. Arayışın kendisi bir eğitimdir. Arayışın uzun sürmesi ve hatta bıktırıcı olması da aslında insanın samimiyetinin bir sınanmasıdır. Bakalım bu insan gerçekten samimi midir yoksa kısa yoldan hedefine ulaşmak isteyen ve ilk zorlukta da pes edip giden birisi midir?
Arayış uzun ve meşakkatlidir. Fakat arayışın kendisi bile bir sabır ve sebatlık eğitimidir. Çünkü bu yola koyulmuş olan kişi kararlı olmadır. Bu yola birçok kişi girmek ister ama mürşidini bulamaz. Çünkü sebatkâr değildir. Hemen pes eder.
Mürşitler çoktur ama kişinin nasibi bunlardan hangisindedir acaba?
Bunların işaretleri vardır aslında. Bu işaretler aslında bizzat yolcunun yanındadır. Sadece yolcunun dikkatli olması gerekir. Neye bakacağını iyi bilmesi gerekir.
Hz. Musa’nın Hızır’ı arayışı hikâyesi de bize arayış konusunda örnek olmaktadır. Bazen bir balık bize yol gösterebilir. Ama balığı unutursanız, o bir anda elinizden kayıp denize ulaşabilir. Bu nedenle yola çıktığınızda hem balığınızı unutmayacaksınız ve hem de balığı diri tutmaya çalışacaksınız. Ya da balık sizin diri gönülleriniz sayesinde dirilmiş olacaktır. Şimdi Hz. Musa ile birlikte yola koyulalım:
Bir vakit Musa genç adamına demişti ki: “Durup dinlenmeyeceğim; ta iki denizin birleştiği yere kadar varacağım yahut senelerce yürüyeceğim.” (Kehf: 18/60)
Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti. (Kehf: 18/61)
(Buluşma yerlerini) geçip gittiklerinde Musa genç adamına: Kuşluk yemeğimizi getir bize. Hakikaten şu yolculuğumuz yüzünden başımıza (epeyce) sıkıntı geldi, dedi. (Kehf: 18/62)
(Genç adam:) Gördün mü dedi, kayaya sığındığımız sırada balığı unuttum. Onu hatırlamamı bana şeytandan başkası unutturmadı. O, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti.(Kehf: 18/63)