Aydın Doğan, son kurşunu atmak için fırsat kolluyor..
Hürriyet gazetesinin “Karargah rahatsız” başlığına yönelen öfke, basit bir tepki değil. Mesele bir gazetecilik işi, başlık ya da haberin nasıl görüleceği meselesi değil. Teknik bir hata, bir...
Hürriyet gazetesinin “Karargah rahatsız” başlığına yönelen öfke, basit bir tepki değil. Mesele bir gazetecilik işi, başlık ya da haberin nasıl görüleceği meselesi değil. Teknik bir hata, bir çalışanın kişisel kusuru ile sınırlı da değil.
Mesele bir hafıza meselesidir. Bir kötü sicil meselesi, Türkiye'nin siyasi tarihine işlenen kötü anılar meselesidir. Aydın Doğan'ın ve kurmay ekibinin, ısrarla diri tutmaya çalıştığı bir anlayışı her fırsatta öne çıkarması, boşluk araması, fırsat kollaması, operasyonel güç olarak bekleyişte olması meselesidir.
Türkiye karşıtı her ülkenin doğal ortağı
Milletin eğilimlerine, hedeflerine, kimliğine karşı yelken açan, en önemli sermayesi bu pozisyonu olan, bu rol üzerinden güç ve zenginlik devşiren söz konusu grubun, hareket alanı ne kadar daralmış olsa da, içeriden ve dışarıdan gelecek her güç takviyesiyle asli cephesine döneceği meselesidir. AK Parti ve Erdoğan histerisinin genlerine kadar işlediği, hazımsızlığın kontrol edilemez noktalara ulaştığı görüntüsüdür.
Türkiye'nin, çok güçlü bir dalga yakalayarak, başlattığı büyük dönüşüme dair her girişiminin, her büyük çıkışının karşısında yer alan, Türkiye'yi durdurmak isteyen her ülke ve güç için “doğal ortak olma” niteliğini hiç kaybetmeyen bu grup, ülkemize özür borçludur.
Doğan grubu özür dilemeli
Geçmişin kötü anılarını silmek mümkün olmasa da, bir şekilde, güven tazelemek için milletimizi ikna etmek zorundadır. Bu başaramadığı ölçüde, tarihin yanlış sayfasında yer alan bir çevre olarak kalacak, güç kaybedip eriyecektir. Düşünüyorum da, son otuz yılı göz önüne alınca, bu grubun Türkiye için ne anlama geldiği meselesi oldukça hassas bir soru olarak ortada duruyor.
Kendini hangi değer üzerinden tanımlayabilir?
İslam karşıtlığı ve Baasçı yapı..
Demokrasi mi, özgürlükler mi, vatanseverlik mi, milliyetçilik mi, İslami kimlik mi? Tek tek bütün bu kavramlar üzerinden bir sorgulama yapsak, Hürriyet'in ve söz konusu grubu yerleştireceğimiz hiçbir yer yoktur. Toplumsal tabanı silinmiştir, iktidar alanı daralmıştır.
Askeri darbeleri savunan, destekleyen hatta tahrik eden, özgürlükleri sadece kendi münhasır alanlarına hapseden, demokrasiyi seçkin bir zümreye hasreden, devlet algısını ve milliyetçiliği Baasçılık olarak algılayan, İslami kimliğe karşı açık savaş yürüten bu yapı neyi temsil eder?