Haritalar çarpışırken… 11 Eylül’den Fırat’ın doğusuna. Yeryüzü Tiranlığı projesi çöktü. Onların haritaları çöp olacak. Cesur insanların tarihi başladı.
11 Eylül ’de yaşanan tarihin en büyük terör saldırısı ABD’ye ve Avrupa’ya, tek yanlı küresel diktatörlük kurmak için bütün kapıları açtı. Onlar da öyle yaptı. İlk plan yeryüzünün merkez coğrafyasını ele geçirmek, haritaları yeniden çizmek , devletleri yeniden kurmak, bazı ulusları tarihten silmek, yeni uluslara rol vermek ti. O merkez coğrafya Atlas Okyanusu’ndan başlıyor, Büyük Okyanus’a uzanıyordu. Kuzey ve Orta Afrika, Ortadoğu, Güney Asya, Doğu Asya, Ortadoğu ve Anadolu, merkez coğrafyaydı ve
11 Eylül’de yaşanan tarihin en büyük terör saldırısı ABD’ye ve Avrupa’ya, tek yanlı küresel diktatörlük kurmak için bütün kapıları açtı.
Onlar da öyle yaptı.
İlk plan yeryüzünün merkez coğrafyasını ele geçirmek, haritaları yeniden çizmek, devletleri yeniden kurmak, bazı ulusları tarihten silmek, yeni uluslara rol vermekti.
O merkez coğrafya Atlas Okyanusu’ndan başlıyor, Büyük Okyanus’a uzanıyordu. Kuzey ve Orta Afrika, Ortadoğu, Güney Asya, Doğu Asya, Ortadoğu ve Anadolu, merkez coğrafyaydı ve ilk hedefti.
VE İŞGALLERİ BAŞLATTILAR. TÜRKİYE KÜÇÜLTÜLECEKTİ!
Hemen Afganistan işgali başlatıldı. Gerekçe Taliban’dı, ama amaç Orta Asya’nın Güney Kapısı’nı kontrol altına almaktı.
İkinci işgal Irak oldu. Gerekçe Saddam’dı ama amaç, Mezopotamya’yı, coğrafyanın kalbini ele geçirmek, Basra Körfezi ile Hint Okyanusu çıkışını denetlemek, Anadolu istilası için ilk hareketi yapmaktı.
Ardından Suriye savaşı başlatıldı. Amaç, Irak-Suriye-Lübnan hattını kontrol altına almak, Basra Körfezi ile Akdeniz arasında hegemonya kurmaktı.
Geriye çok önemli iki hareket kalmıştı.
Basra Körfezi ile Kızıldeniz’i birleştirmek için Suudi Arabistan’ı parçalamak ya da işgal etmek.
Coğrafyanın tamamını ele geçirmek için bölgenin en dinamik gücü Türkiye’yi iç savaşa sürüklemek, olmuyorsa istila etmek, parçalamak, küçültmek... Yüz yıl önce yaptıkları gibi 21. yüzyılın başında da bir daha kafasını kaldıramayacak hale sokmak…
BİZİ KULLANIP BİZE SALDIRDILAR. ÜLKELERİMİZİ BÖYLE BÖLDÜLER.
Bu son hedefle insan medeniyetinin merkezi olan coğrafya tamamen ele geçirilmiş, İstanbul/Çanakkale ve Hürmüz Boğazı/Babülmendep Boğazı işgal edilmiş, Karadeniz’den Akdeniz’e ve Hint Okyanusu’na kadar bütün bölgenin istilası tamamlanmış olacaktı.
Aynı şekilde Pakistan’ı köşeye sıkıştırarak, Yemen’i bölerek, Sudan ve Somali’yi bölmeye çalışarak, Afrika’da yeni işgallere girişerek, bütün coğrafyayı paramparça edecek, güçten düşürecek, şehir devletleri kuracak, garnizon yapılar inşa edeceklerdi.
ABD ve Avrupa bunları yaparken İsrail’in yayılmacılığından, İran’ın hırslarından, Arap yönetimlerin ABD’ye bağımlılığından, Türkiye’nin NATO ittifakı dolayısıyla ABD ve Avrupa’ya sınırsız güveninden yararlanıyordu.
Aslında hepsinden yararlanıyor, hepsine tuzak kuruyordu.
“YERYÜZÜ TİRANLIĞI” KURACAKLARDI
O kadar büyük hedefleri vardı ki; “Yeni Amerikan Yüzyılı”nı ilan etmişlerdi bile. Bizim coğrafyadan sonra Rusya’nın parçalanması, Çin’in dengelenmesi, Hindistan’ın yeniden sömürge haline getirilmesi projelendirilmişti.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nı kazananlar, Soğuk Savaş’ı da kazanmış, önlerinde hiçbir güç kalmamıştı. Tek Dünya Devleti kuracaklardı. Aslında Yeryüzü Tiranlığı kuracaklardı. Bütün insanları sömürge haline getirip, Batı’nın doymak bilmez tüketim ve iştahı için köleleştireceklerdi.
“TÜRKİYE BÖLÜNMESİ”NİN İLK ADIMINI BÖYLE ATTILAR
Daha özelde, Türkiye’nin bütün güney kuşağını da içine alacak şekilde, Irak-Suriye hattında, İran sınırından Akdeniz’e ulaşan bir koridor, bir harita hazırladılar.
Bu, aslında Türkiye’nin bölünmesinin ilk adımıydı. Suriye’de bugün Fırat’ın doğusunda var olan yapının olağanüstü askeri destekle güçlendirilmesi “Türkiye Cephesi”nin açıldığının ilanıydı.
Bu proje 15 Temmuz darbe girişimiyle nihayete erecek, Türkiye parçalanmış olacak, coğrafyadaki en büyük harita değişikliği gerçekleşecekti.
HARİTALAR MASA MASA DOLAŞIYORDU!
Otuz yıldır haritalar çiziyorlar ve uyguluyorlar. Bizler sadece seyretmekle yetindik. Kendimizi hep çaresiz hissettik. İşimizi İttifak ilişkileri ile çözmeye çalıştık. Ama bizi vuran “müttefiklerimiz”di.
Aslında hepimiz, bütün bölge tehdit altındaydı. Yeni haritalar masa masa dolaşıyor, buna bağlı savaşlar çıkarılıyor, örgütler kuruluyor, kitlesel kıyımlar yapılıyor, devletler hareket edemez hale getiriliyordu.
İLK MÜDAHALEYİ TÜRKİYE YAPTI
Bu büyük yıkıma ilk reaksiyon Türkiye’den geldi. Fırat Kalkanı ile başlayan müdahaleler süreci, ABD, Avrupa ve İsrail’in 21. yüzyıla dönük büyük hesaplarına vurulan ilk darbe oldu. Aslında bu müdahaleler terör ve Suriye çerçevesinin çok ötesinde, büyük küresel fırtınaya ilk meydan okumaydı.
Şunu açıkça söyleyebiliriz: Türkiye’nin müdahaleleri Batı’nın coğrafyamızda otuz beş yıldır devam eden yeni harita planlarını boşa düşürdü. Ve bu bölgenin bütün güç denklemini değiştirdi.
BÜYÜK “HARİTA SAVAŞLARI” SURİYE’DE TERSİNE DÖNDÜ..
Suriye’deki değişim bizi ve bütün bölgeyi umutlandırdı. Harita savaşları tersine dönüyordu.
Savaşların, yıkımların, kıyımların, etnik ve mezhep çatışmalarının, işgallerin gerekçesi olarak kullanılan zaafların yerini artık barışın, refahın, ülkeler bütünlüğünün, coğrafya entegrasyonun alması için bir kapı aralandı.
Bölge ülkeleri, “tarihi hatalar”ı tekrar etmezse, Gazze’de soykırım tezgâhlanmaz, Irak’ı ve Suriye’yi parçalama senaryoları boşa çıkar, Türkiye’yi hem bölgeden hem Batılı ülkelerden sıkıştırma tezleri çöker, içerideki “ayrılıkçı” siyasi terörizm güç kaybeder.
BÜYÜK COĞRAFYANIN SAHİPLERİ GERİ DÖNDÜ
Savaşların anavatanı ilan edilen Kızıldeniz-Basra Körfezi arası bir refah alanı olarak birleşir, bölgenin kaynakları bölgenin zenginliğine yönelir, Batılı talan ve sömürgenin sonu gelir, “Büyük Coğrafya”nın sahipleri kendi ülkelerine, kaynaklarına sahip çıkar ve onurlu bir gelecek inşa edebilir.
Büyük fırtına dindi. Batı’nın güç kaybetmesiyle Türkiye’nin güç yükselişinin aynı anda gerçekleşmesinin haritalara, ülkelere, milletlere güçlü etkisini görmeye başladık. Bir “Türkiye küreselleşmesi” coğrafyamızdaki her ülkeyi ve milleti uyandırdı. Artık ortaklıklar üzerinden, barış üzerinden, refah üzerinden bir gelecek kurma fırsatları önümüze serildi.
YÜZ YIL SONRA İLK FIRSAT BU..
Bizim 20. yüzyılımız olmadı. Bu dondurulmuş tarih sadece Batı’nın topraklarımızda ve insanlarımızın zihinlerinde kurduğu kölelik düzeniyle geçti. Ama 21. yüzyıl öyle olmayacak. Belki de dünya tarihinin en büyük devriminin kapılarını açacaktır.
Harita savaşları tersine dönmüşken, büyük coğrafyada kendi haritalarımızı masaya koyma zamanı. Çok geniş ulus üstü ortaklıklar inşa etme zamanı. Yüz yıl sonra ilk kez böyle bir fırsat yakaladık.
“FIRAT’IN DOĞUSU” KALIRSA BÜTÜN BÖLGEDE TÖKEZLERİZ
Şimdi daha özele gelelim. Önümüzdeki duran bir engeli aşamazsak bu büyük hedeflere ulaşmadan tökezlememiz muhtemel. Şam yönetimi devrildi ama Suriye’nin kuzeyinde Türkiye için değişen bir şey olmadı. Türkiye’nin milli güvenliği için tehdit ne ise olduğu yerde duruyor.
Son zamanlarda Suriye’de, Irak’ta, Avrupa’da, ABD’de DEAŞ (IŞID) saldırıları tırmandırılıyor. Eski tiyatro yeniden sahneleniyor.
ABD/New Orleans’ta önceki gün yaşanan saldırı, tipik İsrail istihbaratı/Pentagon tezgâhıydı. Bu senaryonun bölgemizde alıcısı yok ama ABD yönetiminde olacaktır. Türkiye içinde bile pazarlamacıları olacaktır.
DEAŞ TİYATROSUNA DİKKAT! BAŞKA SALDIRILAR DA OLACAK.
ABD, Avrupa ve bölgede başka terör/istihbarat saldırıları da bekliyoruz. Trump ne yapacak bilinmez ama İsrail/Pentagon başka bir tuzak kuruyor Türkiye’ye. DEAŞ balonu yeniden büyütülecek, Türkiye’nin hareket alanı daraltılacak.
Türkiye dışarıdan ve içeriden kilitlenecek. Fırat’ın doğusu “pazarlık meselesi” olmamalıydı. Bu iş soğutuldukça daha da kangrenleşecek. Hâlâ terör üzerinden Türkiye ve bölgeye ayar vermeye çalışıyorlar.
Şöyle bir ihtimal daha var.
Fırat’ın doğusunda PKK’yı rahatlatmak için İsrail’i Şam’a saldırtmak hatta işgal ettirmek…
İş bu kadar ciddi. Bu yüzden beklemek ölümcül olabilir.
Ama cesur insanların tarihi başladı! Bu böyle bilinmeli.