İmzacılar! 1 Kasım’da o cevap verildi, yine verilir!
Önce bin 128 kişinin teröre arka çıkan bildirisi, ardından sinemacı ve edebiyatçı adı altında yürütülen destekkampanyaları hiç de hafife alınacak bir tavır...
Önce bin 128 kişinin teröre arka çıkan bildirisi, ardından sinemacı ve edebiyatçı adı altında yürütülen destekkampanyaları hiç de hafife alınacak bir tavır değildir. Kronikleşen hınç psikolojisinin ötesinde bu tavır, Türkiye'nin ve coğrafyanın içinde bulunduğu sıkıntılarla birlikte düşünüldüğünde bambaşka birresim çıkıyor ortaya. Ve bu, gözalıcı renklerle, süslü cümlelerle boyanmış “düşmanca”, “haince”, “sinsice” çizilmiş bir resim.
Türkiye içinde yaşanan krizi, “terör” adı altında Türkiye'nin bir bölümünde yürütülen işgal girişimlerini, sınırlarımızın hemen güneyindeki kaos fırtınasının yansımalarını, ülkemizi rehin almaya dönük karmaşık müdahaleleri dikkatle izlediğinizde, ortada “ifade özgürlüğü” ile tartışılacak bir şey olmadığını, ciddi bir tehdidin Türkiye kamuoyuna pazarlanmasının söz konusu olduğunu ve buradaki tavrın açık bir “cephe tavrı” olduğunu göreceksiniz.
Kürt meselesi değil, terör değil, yeni savaş dalgası
Az sayıda “saf” belki bilmeden imzalamış olabilirler ancak bu işmahiyeti, çıkış gerekçesi, organizasyonu, ana omurgası ve Cizre'de terör örgütünün kullandığı silahların menşei kadar yabancıdır. Oralardaki işgal girişimi kadar Türkiye düşmanıdır. Suriye'de oluşturulan Türkiye karşıtı çokuluslu ortaklık kadar tehditdoludur.