O bayrak 24 Haziran’a kadar Kandil’e dikilir!
Türkiye için en öncelikli ve asla pazarlık malzemesi yapamayacağı konu, Akdeniz’den İran sınırına kadar uzanan bölgenin, yani güney sınırlarının güvence altına alınması, bu uzun...
Türkiye için en öncelikli ve asla pazarlık malzemesi yapamayacağı konu, Akdeniz’den İran sınırına kadar uzanan bölgenin, yani güney sınırlarının güvence altına alınması, bu uzun sınır hattından dışarıya doğru derin bir güvenlik alanı oluşturmasıdır.
Halep-Musul hattının kuzeyinde kalan bütün bölge bizim için iç meseledir. O bölgede ne kadar terör varsa, ne kadar dışarıdan güç varsa bizim için tehdittir. Hiçbir örgüt, hiçbir devlet, hiçbir bölge dışı güç Türkiye’nin bu meşru müdafaasını, var olma mücadelesini, savunma hakkını gölgeleyemez, engelleyemez.
Doğu Akdeniz’den İran’a kadar bütün o bölgeyi temizlemeliyiz..
Doğu Akdeniz’den İran’a uzanan bölge, bir başka deyişle, Kızıldeniz-Basra Körfezi arası, “bölgesel” nitelikle bir krize, savaşa hazırlanıyor. Artık örgütlerin savaşı değil, bir devletle sınırlandıracağımız bir kriz değil bu. Artık bu coğrafyada yaşayanların, coğrafyanın tamamıyla ilgili bir meseledir.
Artık bölgesel gerçeklik, etnik ve mezhep söylemiyle bile ifade edilir olmaktan çıkmıştır. Bir coğrafya inşası ya da yıkımı söz konusudur. Yeni bir siyasi iklim, çevre oluşturma ya da yerli bir çevrenin, coğrafyanın kendine özgü varoluşunun yok edilmesi meselesi söz konusudur.
ABD ve Avrupa’nın, İsrail’in, Rusya’nın, yine ABD ve İsrail’in yanında yer alan S. Arabistan ve BAE’nin aktif katıldığı yeni bölgesel hesaplaşmada Türkiye’nin elini kolunu bağlamak, hareket alanını daraltmak, bir takım siyasi projelerle ve kamuoyu baskısıyla onu tedirginliğe sevk etmek çok büyük bir vebal olacaktır.