‘Türkiye Cephesi’ Suriye’den Akdeniz’e uzandı.
Afganistan ve Irak işgallerinden (2001-2003) hemen sonra Doğu Asya’nın Pasifik açıklarında, Endonezya ile Filipinler arasında kargo gemilerini hedef alan korsan saldırıları başlamıştı.
Dünya, 21. yüzyılda “deniz korsanlığı” ile yeniden tanışıyordu. Yük gemilerine el konuluyor ve o gemiler bir daha bulunamıyordu.
Oysa ortada korsanlık yoktu. Müslüman dünyaya karşı savaşı küre ölçeğine yayan ABD-İsrail cephesi, gemileri bizzat kendileri kaçırıyordu. Neden mi? İşgal ettikleri bölgelerden kaçırdıkları Müslümanları bu gemilere dolduruyor, gemiler uluslararası sularda işkence ve hapishane olarak kullanılıyordu.
CIA İŞKENCE GEMİLERİ VE SOMALİ KORSANLARI DÜNYA BÖYLE KANDIRILDI!
“Terörle mücadele” adı altında korkunç cinayetler bu gemilerde işleniyor, giden bir daha gelmiyor, gemiler hiçbir şekilde bir ülkenin karasularına girmiyor, uluslararası denizlerde seyir halinde tutuluyordu. O zamanlar bunları yazdığımızda kimse inanmamıştı. O yazılardan iki yıl sonra işkence gemileri ve CIA’nın işkence uçakları trafiği patladı.
Daha sonra benzer bir korsanlık Kızıldeniz, Somali kıyılarında başladı. Dünyanın en yoğun deniz trafiğinin olduğu, Babu’l-Mendeb boğazı ile Süveyş kanalı arasındaki petrol koridorunu tehdit edecek şekilde bir “Somali korsanları” furyası başladı. Dünya yine şaşkındı. Filmler yapılıyor, uluslararası medyada büyük bir fırtına esiyordu.
LONDRA’DAN YÖNETİLEN BU KORSANLAR NEREYE GİTTİ?