Türkiye’yi durdurmak artık mümkün değildir
Türkiye'yi durdurmak mümkün mü? Bir kez daha Anadolu'ya hapsetmek, savunma kalkanlarını yok etmek, milli direncini aşındırmak, sınırlarının sıfır noktasının bir adım ilerisine bakacak şekilde...
Türkiye'yi durdurmak mümkün mü? Bir kez daha Anadolu'ya hapsetmek, savunma kalkanlarını yok etmek, milli direncini aşındırmak, sınırlarının sıfır noktasının bir adım ilerisine bakacak şekilde kafasını kaldıramayacak hale getirmek mümkün mü?
Bence mümkün değil. Ne kadar öfkeli operasyonlar yapılsa da, saldırı dalgaları ardı adına sıralansa da, içeriden çürütülüp dışarıdan vurulmak istense de, ne kadar terör örgütü varsa seferber edilse de, bugünkü siyasi akıl ne kadar küçümsenip sulandırılmak istense de bu artık mümkün değil.
Kendi sorunlarına boğma, belirsizliğe sürükleme, bütün yönlerden kuşatma tehdidi altına alma, küresel gerilimin adresi olarak öne çıkarma gibi “caydırıcı” taktikler bu aşamadan sonra Türkiye'yi yavaşlatmaya, durdurmaya yetmeyecektir. Onu büyük yürüyüşten vazgeçirmeye, o büyük hedeften vazgeçirmeye yetmeyecektir.
Korku duvarı aşıldı bir kere
Kritik eşik aşılmıştır. Psikolojik sınır aşılmıştır. Korku duvarları, tedirginlik çizgileri aşılmıştır. İttifak taahhütlerinin, palavra söylemlerin sonu gelmiş, gerçek ortaya çıkmış, son yirmi yıllık siyasi aldatmaca sona ermiştir. Türkiye, dışarıdan tanımlanma yerine kendini tanımlamayı başarabilmiştir. Başkalarının değer tanımlarına yerine kendi değer tanımlarını öne alabilmiş, kendine bu yönde bir yol haritası çizebilmiştir.
Türkiye; ABD'nin ve Avrupa Birliği'nin “stratejik konum” söylemlerinin yerine kendini tanıma, bilme, kendi ayakları üstüne durma zorunluluğunu fark etmiştir. Türkiye, kendisi için yaşamanın ve kendisi için ölebilmenin ne olduğunu nihayet öğrenmiştir.
Siyasi aklı sindirme, toplumsal çatlaklara yatırım yapıp çatışma alanları oluşturma denemeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. İçeriden ve dışarıdan operasyonların bin bir türü denenmiştir. Bu denemeler milletimize ortak direncin nasıl olacağını hatırlatmış, onu bilendirmiştir. En önemlisi de Avrupa'nın, ABD'nin, yakın çevremizdeki gelişmelerin oluşturduğu illüzyon ortadan kalkmıştır. Herkes hak ettiği yerdedir ve bundan sonra öyle tanımlanacaktır.
Türkiye'ye ilk operasyon Arap Baharı ile başlatıldı
Arap Baharı dönemlerini hatırlayalım. Kuzey Afrika'da başlayan, Ortadoğu'nun her köşesine yayılma eğilimi gösteren, 20. Yüzyılın baskıcı yönetimlerinden ve rehin alınmış iktidarlarından bunalanların harekete geçtiği dönemleri. Türkiye tam da o dönemler Kuzey Afrika'dan Ortadoğu'daki hemen her ülke ile çok yakın ortaklıklar kurmuş, ulus üstü yapılar inşa etmeye girişmiş, bütün coğrafya için yeni bir kan, yeni bir dinamik oluşturmuştu.
Arap Baharı coğrafyayı istila eden güçlerce bastırıldı, sonuçsuz bırakıldı. Bu ABD ve Avrupa'nın birlikte organize ettiği bir müdahaleydi. İşte bu müdahale ile Türkiye'nin bölge ile bütün ilişkileri, yakınlaşma çabaları, ortaklık planları, ulus üstü yapılanma projeleri sıfırlandı. Müdahale sadece Arap Baharı'na değil, Türkiye'ye de yapılmıştı. Türkiye'nin yakınlaştığı her ülkeye ayar verildi, her ülke bir şekilde cezalandırıldı.
Batı Türkiye'yi o zaman tehdit etmeye başladı..