Atatürk mü, Abdülhamit mi?
Son seçimde bir kere daha görmüş olduğumuz gibi, Türkiye’de seçmen blokları kültürel değerler üzerinden ayrışıyor. İyi yönetim-kötü yönetim veya ehil kadro-yetersiz kadro...
Son seçimde bir kere daha görmüş olduğumuz gibi, Türkiye’de seçmen blokları kültürel değerler üzerinden ayrışıyor. İyi yönetim-kötü yönetim veya ehil kadro-yetersiz kadro seçenekleri karşısında tercih belirtme şeklinde değil, kimlik ve aidiyet itibarıyla sağda veya solda yer almanın gereği olarak oy kullanıyoruz çoğumuz.
Oy verme tercihleri itibarıyla toplumun yaklaşık yüzde yetmişi sağda, yaklaşık yüzde otuzu solda duruyor. Bu neredeyse hiç değişmiyor. Ne darbeler ne ekonomik krizler ne de başka bir şey değiştirebiliyor bu tabloyu. Yalnızca 1973’te yüzde 33 oy alıp Erbakan’la koalisyon kuran Ecevit “Kıbrıs fatihi” olarak girdiği 1977 seçimlerinde partisinin oyunu yüzde 41’e çıkarabilmişti. Başka bir örneği yok yüzde 30’lar bandını aşma tecrübesinin.
Ancak burada ilginç olan siyasi bloklaşmanın hiç değişmeden sürmesinden ziyade kültürel/ideolojik bloklaşmanın hep aynı koordinatlarda gözleniyor olması. Türkiye’de son yarım asır boyunca şehirleşme, sanayileşme, eğitimin yaygınlaşması gibi çok önemli sosyolojik dönüşümler yaşanmasına rağmen toplumsal değerlerin yerli yerinde kalması çok dikkat çekici bir durum.
Bizde toplumsal değerler tarihî ve kültürel...