Bir ıssız adaya mı kaçıp yerleşsek

Türkiye’de aydın sınıfı özellikle on dokuzuncu asırdan itibaren bağımsız bir zümre olarak ortaya çıktı. Ülkenin tarihini bilen, dünyayı az çok tanıyan ve sorunların...

Türkiye’de aydın sınıfı özellikle on dokuzuncu asırdan itibaren bağımsız bir zümre olarak ortaya çıktı. Ülkenin tarihini bilen, dünyayı az çok tanıyan ve sorunların çözümü konusunda birtakım fikirleri ve önerileri olan insanlardan bahsediyoruz. Bu insanlar büsbütün devletten, yani bürokrasiden ayrı bir zümre sayılmazlardı gerçi; kahir ekseriyetinin geçim kapısı Babıali’ydi. Ama okuryazarlığın nispeten arttığı, Avrupa’yı görenlerin çoğaldığı ve belki en önemlisi gazetelerin bir iletişim kanalı olarak ortaya çıktığı devirde daha yüksek sesle konuşmaya, daha fazla insana seslerini duyurma imkânı bulmaya başlamıştı aydınlar.  Bu anlamda bir toplumsal güç haline gelen aydınlar zümresinde belli başlı birkaç temel görüş tabiri caizse bir ideoloji -veya hiç değilse ortak fikir- haline gelmişti. Meşveretçilik, hürriyetçilik (önce Sultan Aziz döneminde paşalar oligarşisine, daha sonra Hamid devrinde tek adam yönetimine itiraz) ve eşit vatandaşlık fikri bunlar arasındaydı…  Son tahlilde bütün bu taleplerin ortak amacı imparatorluğun dağılmaktan kurtarılmasının teminiydi. Devleti yönetenlerin de amacı aynıydı elbette ama yöntemleri farklıydı. Örneğin devletin bekasını sağlamak için saltanatın merkezi gücünü de korumak gerektiğini düşünüyordu Saray ahalisi.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Farklı görüşte olmak’la ‘düşman olma’nın sınırı 21 Kasım 2024 | 192 Okunma Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı 16 Kasım 2024 | 148 Okunma Erdoğan nasıl aday olacak 12 Kasım 2024 | 487 Okunma Bahçeli, Erdoğan’ın taşlarıyla mı satranç oynuyor? 07 Kasım 2024 | 1.389 Okunma Yanıltıcı bilgileri alenen yaymak 05 Kasım 2024 | 158 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar