Devletin malını yemeyen keriz mi?
Elazığ’daki felaketin ardından yeniden gündeme gelen “Deprem vergileri nereye harcandı” tartışmaları sırasında bugüne kadar daha çok Amerikan filmlerinde işittiğimiz bir söz kalıbı da çokça kulaklara çalındı:
“Ben vergi veren bir vatandaşım, vergimin nereye harcandığını bilmek hakkım!” Toplumsal zihniyetimizdeki bir değişimin habercisi olabilir mi bu söz? Ne de olsa bizim toplumda egemen olan zihniyet kodlarına göre vatandaş-devlet ilişkisinde patron vatandaş değil devlettir. Türkiye’de vatandaşın kendini “devlet memurlarının patronu” gibi görmesi söz konusu olamaz. Devlet bizim bugünkü toplumun (çoğunluğunun) zihninde “bize ait” bir kurum değildir. Bizim dışımızdaki bir yapıdır. Hep birlikte oluşturduğumuz milli varlığın siyasi/bürokratik çatısı olarak görmeyiz devleti. “Benim” saymayız. “Benim”semeyiz. Kamu malını bu yüzden “milli servet”imiz olarak görmeyiz. “Devletin malı deniz yemeyen keriz” sözünde ifadesini bulan ahlaksızlığı meşrulaştırmanın açıklaması işte budur.