‘Doğa durumu’nda Türkiye
Emekli olunca bir Ege kasabasındaki yazlığımızda organik ürün yetiştirerek yaşamayı ümit ettiğimiz hayat tarzı değil doğa durumu. Devletin, daha doğrusu insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukukun...
Emekli olunca bir Ege kasabasındaki yazlığımızda organik ürün yetiştirerek yaşamayı ümit ettiğimiz hayat tarzı değil doğa durumu. Devletin, daha doğrusu insanlar arasındaki ilişkileri düzenleyen hukukun olmadığı çağların özelliğini ifade ediyor bu kavram. Yani insan yapımı yasalara göre değil, doğa yasalarına göre yaşanan zamanları tarif ediyor.
Doğa durumu kavramını felsefe literatürüne sokan kişi İngiliz filozofu Hobbes. Devlet kurumunun ve hukukun gerekliliğini anlatmak için kullanıyor bu tanımlamayı. Her ne kadar Locke ve Rousseau doğa durumunu Hobbes’dan daha farklı şekilde ve olumlu manada kullanmış olsalar da kavram daha ziyade devlet öncesi zamanlarda insanların “gücü gücü yetene” anlayışıyla vahşi bir hayat mücadelesi verdikleri dönem olarak anlaşılıyor esas olarak.
Hobbes’a göre doğa durumu herkesin herkesle sürekli bir savaş ve çatışma içinde olduğu bir durumdur. Bu yüzden o dönemlerdeki insan hayatı zor, tehlikeli ve kısadır. Leviathan yazarı “insanları kendi başlarına bırakırsanız birbirlerini öldürüp yerler” (Homo homini lupus) görüşündedir. Dolayısıyla toplumsal düzenin sağlanması için bir siyasi otoriteye ihtiyaç...