İslamofobi çok da modern bir duygu sayılmaz
Londra’nın belediye başkanlığına bir Müslümanın seçilmiş olmasını konuşurken bazıları yeni belediye başkanının heterodoks bir İslami gruba mensubiyetini ileri sürerek, bazıları da...
Londra’nın belediye başkanlığına bir Müslümanın seçilmiş olmasını konuşurken bazıları yeni belediye başkanının heterodoks bir İslami gruba mensubiyetini ileri sürerek, bazıları da muhafazakâr-dindar Müslümanlara ters gelecek fikirlerine bakarak bu olayı küçümsemeye çalıştılar. Oysa İngiliz halkının “London Bridge’in tepesine hak yol İslam yazacağız” sloganı atan birini belediye başkanı seçecek hali yok. Sadık Han solcu bir siyasetçi. Ama Müslüman kimliğini taşıyor olduğu halde böyle bir makama seçilebilmiş olması herhalde öncelikle İngiliz toplumunun olgunluğunu gösteriyor. Üstelik bütün batı dünyasında ve bu arada İngiliz toplumunda iyice güçlenmiş durumdaki İslamofobik eğilimlere rağmen böyle bir tercihin yapılabilmiş olması gelecekten ümit kesilmemesini ihtar eden bir hadise.
Şimdi “bizde böyle bir şey olabilir mi…” diye başlayan analizlere girmek niyetinde değilim. Her toplumun kendine göre farklılaşan sosyolojik şartları söz konusu. Kaldı ki bizde de daha bir yüzyıl öncesine kadar gayrimüslim belediye başkanları, valiler, bakanlar vardı. Bugünkü eksiklerimizin tek sorumlusu da biz değiliz bu arada…
Diğer yandan Batı dünyasının ve bahusus İngilizlerin Müslümanlarla ilişkisi sömürge çağında Hindistanlı Müslümanların Britanya kıtasına ayak basmasıyla başlamış bir tecrübe değil. Yalnızca Endülüs’ü kastetmiyorum. Avrupa’nın geri kalanında da ve ayrıca daha sonraki asırlarda da Müslümanlarla iletişim tecrübesi vardı Avrupalıların. Shakespeare’in eserlerinde bile bunun izlerini görebilirsiniz. Mesela Othello karakteri Mağripli bir Müslümandır. Son tahlilde yaptıklarıyla kötülüğün safında olsa da olumlu yönleri de yok değildir bu kişinin.
O çağda Müslümanların -ve bu arada Macaristan içlerine ve Alman coğrafyasına kadar ilerlemiş bulunan Türklerin de- Hıristiyan Avrupalılar için “öteki”ni temsil ettiği düşünülürse bu eserdeki İslam’a yönelik olumsuz bakış açısı anlaşılabilir. Ayrıca unutulmamalı ki o çağda hem Akdeniz’de hem de Atlas Okyanusu’nda İngiliz ticaret filoları Müslüman deniz korsanlarının ve Osmanlı donanmasının tehdidi altındadır.