‘Nominal’ Maturidi, ‘reel’ Eşari
İlk önce, 11. yüzyılda Malazgirt sonrası Selçuklu fütuhatıyla, sonra 13. yüzyılda Moğol akınları sonucunda başlayan ikinci büyük göç dalgasıyla Anadolu’ya gelip yerleşen Türkmen nüfusun Maveraünnehir bölgesindeki dini-kültürel anlayışı da beraberlerinde getirdikleri düşünülmeli.
Adı geçen bölgede Hanefi-Maturidi İslam yorumunun hakimiyeti bilinen bir husus olduğuna göre Anadolu’daki dinî zihniyetin de aynı karakterde olması gerektiği varsayılmak durumunda.
Ancak Selçuklu coğrafyasının 11. yüzyılı ile 13 yüzyılı arasında -halk kitlelerinin din anlayışı ve yaşayış tarzı pek az değişmekle beraber- yönetim katındaki din siyasetinin mahiyetinde ve dinî kurumların kimliğinde önemli farklılıklar görülebiliyor.
Selçuklu devletinin ortaya çıktığı dönemde İslam dünyasında özellikle itikadî konularda fikir ayrılıkları ve buna bağlı gruplaşmalar had safhaya ulaşmıştı. İsnaaşeriyye, Zeydiyye, İsmailiyye gibi Şii fırkaları, Hariciler, Mutezile, Mürcie, ehl-i Rey, ehl-i Hadis, Müşebbihe, Cebriyye vs. vs…