Türk Mutezile’si ve Selçuklu “Mihne”si
Günümüz Türk toplumundaki din anlayışının tarihteki köklerini aramaya hasrettiğimiz son haftaların “Cumartesi Yazıları”nda bağlam gereği kısaca değinilen “Selçuklularda Mutezile” konusu asıl meseleden daha fazla ilgi çekti ve çokça tepki geldi...
Bu ilginin sebebini düşünmek de gerekmekle birlikte, itirazlara veya şaşkınlığa yol açan “Selçuklu Mihnesi” diye söz ettiğim hadiseyi ve özellikle Tuğrul Bey’in buradaki rolünü tartışmanın konuyu anlamak bakımından faydalı olacağını düşünüyorum.
Günümüz Selçuklu tarihi çalışmalarının bazılarında bu konudan yeri geldiğinde kısaca söz edilir ama sosyolojik anlamını ve mahiyetini anlamaya dönük bir çaba görülmez. Üstelik, görünen zaaflarına rağmen bu konudaki belirli bir anlatının dışına çıkılmaz.
Modern dönem tarihçilerimiz arasında bu konuya ilk defa değinen Köprülü’dür. Türkiye’de bilimsel tarihçiliğin temellerini atan Fuat Köprülü birçok başka alanda olduğu gibi “Türklerin dinî tarihi” konusundaki çalışmaların da öncüsüdür. “İlk Mutasavvıflar” müellifi, kendisi gibi Osmanlı tarihi çalışmalarının öncülerinden olan Alman şarkiyatçı Babinger’in “Anadolu’da İslamiyet” makalesini eleştirmek üzere kaleme aldığı aynı başlığı taşıyan makalesinin notlarında değinir “Selçuklu mihnesi” dediğimiz hadiseye.