Türkler neden Hanefi-Maturidi oldu?
Osmanlı medreselerinin ideolojik yapısını anlama çabası çerçevesinde Eşari ve Maturidi kelam görüşlerinin kıyaslamasına girişmişken konu iki ekol arasındaki siyaset anlayışı farklılaşmasına gelmiş ve geçen haftaki yazıyı şu iki soruyu ortaya atarak bitirmiştik:
Devlet yöneticilerine her şart altında itaatin dini bir zorunluluk olduğu şeklindeki anlayışı sistemli bir “siyaset-i şer’iyye” teorisi halinde inşa edenler esas itibarıyla Eşari ulemadır ancak Maturidi’nin de farklı bir görüşü olduğunu söyleyebilir miyiz? İmam-ı Mâturîdî’nin “ulü’l-emre itaat”konusunda söyledikleri içinde “her şart altında” vurgusu yoktur ama Eşari ile arasında en önemli görüş farkı olan “özgür irade” yaklaşımını ifade eden bir siyaset teorisi geliştirmiş olduğu söylenebilir mi?
Öncelikle şunu söylemek lazım: İslam siyaset düşüncesi çerçevesinde “ulü’l-emre itaat” prensibini dinî bir zorunluluk olarak kabul etmeyen hiçbir ekol yoktur, çünkü bu prensibin kaynağı doğrudan Kuran-ı Kerimdir… “Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre itaat edin” (Nisa 59) ayetinin tefsiri çerçevesinde “ulul emr” tanımıyla kimin kastedildiği konusunda ise ihtilaf vardır.