Yalnızca bir saray darbesi değil
Suudi Arabistan’da yaşanan son siyasi gelişmeleri öncelikle ülkeyi yöneten ailenin kendi içindeki “iktidar ilişkileri” bağlamında değerlendirmek gerekiyor. Mutlak monarşiyle yönetilen bu ülkede meclis...
Suudi Arabistan’da yaşanan son siyasi gelişmeleri öncelikle ülkeyi yöneten ailenin kendi içindeki “iktidar ilişkileri” bağlamında değerlendirmek gerekiyor. Mutlak monarşiyle yönetilen bu ülkede meclis, siyasi partiler ve hatta bağımsız kurumlar mevcut değil. Yani bağımsız yargı, bağımsız medya, üniversite, iş dünyası, sivil toplum vs. yok. Böyle olunca dışarıdan bakanların Suud’da olup bitenleri anlamlandırabilmesi zor oluyor. Bu ülkede siyasi mücadele denildiğinde akla gelen şey, başka yerlerdeki gibi toplumsal kesimler arasında çıkar çekişmesi veya ülkenin geleceğine ilişkin taleplerin farklılaşması vs. olmadığı için kendi ülkemizde geçerli olan paradigmayla Suud’u anlayamıyoruz. Burada belirli makamları veya belirli imkanları kontrol eden kişilerin tamamı belirli bir ailenin üyeleri olduğu için siyasi partilerin yerini aile içi gruplaşmalar dolduruyor. “İç siyaset” burada Ahmet’in yerine Mehmet’i -veya Zeyd’in yerine Amr’ı- oturtma çabasından ibaret oluyor. *** Riyad’da siyasi partiler yok ama hepsi de kurucu hükümdarın soyundan gelen birkaç bin “prens”in mensup oldukları iktidar öbekleri var.