Yenikapı’da CHP’nin ne işi var

Türkiye’deki sosyal ve politik kutuplaşma iklimi kimi zaman hepimizi tedirginliğe sevk edecek ölçüde keskinleşebiliyor. 1970’lerde üstelik ülke genelinde sokak çatışmalarına kadar uzanan gerginlik özellikle o...

Türkiye’deki sosyal ve politik kutuplaşma iklimi kimi zaman hepimizi tedirginliğe sevk edecek ölçüde keskinleşebiliyor. 1970’lerde üstelik ülke genelinde sokak çatışmalarına kadar uzanan gerginlik özellikle o yılları yaşayanların hâlâ hafızasındayken bahsettiğim tedirginlik hissi abartı sayılamaz. Dahası, toplumdaki kutuplaşma ve siyasetteki gerilim ülkenin yönetilebilir olma keyfiyetini çok olumsuz yönde etkileyen bir problem. Kurumları politikleştiren, dolayısıyla devletin işleyişini ve yönetimde kuralların egemenliğini sekteye uğratan ciddi bir problem bu. İletişimsizlik, kutuplaşma ve gerginlik Gezi Parkı olaylarında da örneği görülen birtakım tehlikeli toplumsal patlamalara sebebiyet verebiliyor. Bu açıdan siyasetin temel görevlerinden biri sokağı sakin tutmak olmalı. Burada hem iktidara hem de muhalefete sorumluluk düşüyor.

Gerçi bazen siyasetçiler ölçülü bir gerginliğe kendi tabanlarını konsolide edebilmek için kapı açmaktan geri durmazlar. Ama dediğim gibi bunun da ölçülü olması gözetilir. Yaklaşık 15 yıllık AK Parti hükümetleri döneminde ana muhalefet pozisyonunu daima koruyan CHP ile iktidar partisi arasındaki gerilim kimi zaman ölçü dinlemez boyutlara taşındı maalesef. Bunun da son yıllarda içinden geçtiğimiz olağandışı gelişmeler sürecinin sonucu olduğu malum. Ama ne olursa olsun devleti aşındıran, toplumun bir arada yaşama duygusunu ve hatta bütünlüğünü zedeleyen kutuplaşma atmosferini beslemekten kaçınmak lazım.

***

7 Haziran seçimlerinin ardından ortaya çıkan koalisyon arayışı toplumdaki ve siyasi arenadaki aşırı kutuplaşmanın risklerini minimize etme yolunda bir fırsat oluşturabilirdi. Türkiye’deki iki temel politik çizginin temsilcisi konumundaki AK Parti ile CHP’nin kuracakları bir hükümetin en büyük faydası bu olurdu herhalde. Ama bu imkân kullanılmadı. O gün bir koalisyonun kurulamamış olmasının CHP açısından kazanç değil kayıp olduğu 1 Kasım’da anlaşıldı. Ama 15 Temmuz’da yaşadığımız kanlı ihanet kalkışması da AK Parti’ye demokratik ve meşru muhalefetle işbirliği imkânının değerini bir kere daha gösterdi.

***

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun yarın Yenikapı’da yapılacak “Demokrasi ve Şehitler Mitingi”ne katılma kararı almış olması memnuniyet verici. Keza Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Yıldırım’ın bu konuda başlangıçta isteksiz görünen Kılıçdaroğlu’nun katılımı doğrultusundaki ısrarları da aynı derecede memnuniyet verici. Öyle anlaşılıyor ki CHP liderinin mitinge katılım konusundaki çekincelerinin giderilmesi yönünde de somut adımlar atıldı. Elbette Türkiye’deki çok önemli siyasi çizginin temsilcisi olan MHP’nin buradaki duruşu da aynı derecede değerli ama CHP toplumda nispeten daha müstakil bir kutbu temsil ettiği için Kılıçdaroğlu’nun kararı daha anlamlı. Siyasi iktidarın CHP’yi fotoğrafın dışında bırakmama ısrarı da aynı derecede önemli.

Bunun önemi öncelikle ülkemizin ve milletimizin karşı karşıya olduğu çok vahim bir tehdit ve tehlikenin elbirliğiyle giderilmesi zaruretinden dolayı. Ama aynı zamanda iktidar ve muhalefet partilerinin kendi tabanlarının talep ve beklentilerini karşılamaları bakımından da önem taşıyor bu konuda alınan tavırlar.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
‘Farklı görüşte olmak’la ‘düşman olma’nın sınırı 21 Kasım 2024 | 175 Okunma Kleopatra’nın burnu daha kısa olsaydı 16 Kasım 2024 | 147 Okunma Erdoğan nasıl aday olacak 12 Kasım 2024 | 487 Okunma Bahçeli, Erdoğan’ın taşlarıyla mı satranç oynuyor? 07 Kasım 2024 | 1.389 Okunma Yanıltıcı bilgileri alenen yaymak 05 Kasım 2024 | 157 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar