Ben, Öteki ve Ötesi
“Tarihi, geçmişte yaşanmış olayları öğrenmek için değil, bugünümüzü anlamlandırmak ve geleceğimize şekil vermek için okuruz.” (Sayfa 454) Yaşadığımız günlerin...
“Tarihi, geçmişte yaşanmış olayları öğrenmek için değil, bugünümüzü anlamlandırmak ve geleceğimize şekil vermek için okuruz.” (Sayfa 454) Yaşadığımız günlerin ve olayların neye karşılık geldiğini görmek istiyorsak, okuyacağımız ilk eserlerden biri Ben, Öteki ve Ötesi olmalıdır. (İnsan Yayınları, 2016.)
Emek mahsulü bu eser, İslâm âlemi ile batı dünyası arasında yaşanan tarihî münasebeti ve mücadeleyi anlatıyor. İslâmiyetin ilk yıllarından modern zamanlara kadar. Haçlı Seferlerinden Avrupa sömürgeciliğine uzanan dönem, kitabın ana gövdesini oluşturuyor.
İbrahim Kalın, Endülüs’te yaşanan o büyük trajediyi de Haçlı Seferlerinin bir parçası olarak görür. (Sayfa 88) Mesela Suriye’nin Maara beldesinde ne yaşanmışsa, Endülüs’ün birçok şehrinde de aynısı olmuştur.
İbrahim Kalın’ın Endülüs’e olan kuvvetli ilgisini doksanlı yılların ortalarından itibaren biliyorum. Daha o yıllarda ve yaşlarda, Endülüs faciasıyla ilgili geniş hacimli makaleler yazmış, yayınlamıştı. Özgün metinlerdi bunlar. Dolayısıyla, kitabın çıkış noktasını Endülüs oluşturuyor diyebilirim. Bu bölümü adeta ibret vesikası olarak okudum ve okumalıyız.
Asli kaynaklardan sistemli okumalar yapmak, bilgiyi kayıt altına almak, öğrendiklerimizi fikirle ve üslupla buluşturmak, yüksek kültür ister. Sadece dikkat yetmez, rikkat de gerektirir. İbrahim Kalın’ın eser boyunca bunu hakkıyla yaptığına şahitlik ediyoruz.
Ben, Öteki ve Ötesi, on dört asırlık tecrübemizi gözler önüne seriyor. Tecrübe elbette üzücü ve yorucu bir şeydir. Kitapta sanki dünü değil, bugünü okuyoruz.