Millî uyanış
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün önemli bir hakikati dile getirdi. Olan ve bitmeyen bir durumun altını çizdi: “Gözümüzün önünde yalanla, dalavereyle, ayak oyunlarıyla...
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz gün önemli bir hakikati dile getirdi. Olan ve bitmeyen bir durumun altını çizdi: “Gözümüzün önünde yalanla, dalavereyle, ayak oyunlarıyla, diplomatik sahtekârlıklarla 5 milyon kilometrekarelik vatanımız adeta talan edildi, geriye 780 bin kilometrekarelik bu ülke kaldı. Anlaşılan o ki birileri bunu da bize fazla görüyor. Bizi öyle çok zorladılar ki, sonunda uyuyan devi uyandırdılar.”
Osmanlı Devleti, zayıf düştüğü andan itibaren her türlü haksızlığa maruz bırakılmıştır. Türklerin görmediği adaletsizlik kalmamıştır. ‘Daha kuvvetli olmalıyız’ sözünü öylesine söylemiyoruz.
Galibiyetlerimiz bile telâfisi imkânsız kayıplarla neticelenmiştir. Parlak bir zaferle sonuçlanan Türk-Yunan Harbi ile Girit adasının elimizden çıkmasını beraber okumamız gerekiyor.
Çok yönlü bir mücadeleydi bu. Balkanlardaki Müslüman nüfus hızla erirken, Avrupa basını Hristiyanlara yapılan sözde baskıları gündeme getirmekle meşguldü. Türklere yapılan toplu katliamlar görülmüyor, buna karşılık gayrimüslim ahaliden bir sivil kayıp bile manşetlere taşınıyordu. 1911-13 yılları arasında Balkanlarda ne kadar sivil kayıp verdik, hâlâ hesaplanamıyor, tahmini bir sayı bile söylenemiyor. O kadar çok.
Kendi aralarında sorunlar yaşayan, hatta savaşa tutuşan Batılı devletler, konu Türkler olunca hemen birleşiyor ve ortak hareket ediyorlardı. Birçok beldemiz Avrupa duvarı yüzünden kurtarılamamış, elden gitmiştir. Batı Trakya en yakın misaldir.
Aynısı şimdi de oluyor. Daha dün Kudüs konusunda ayrı düşenler, bugün Türklerin Zeytin Dalı operasyonuna toplu karşı çıkıyor. Amerika ile Fransa yan yana görünüyor.