Yakın şahitlik
Direksiyon hâkimiyetini kaybettiğiniz zaman kime çarpacağınızı asla bilemezsiniz. O artık sizin kararınız olmaktan çıkmıştır. Kendi halinde yaşayıp giden masum bir insana çarpabilirsiniz. Çok...
Direksiyon hâkimiyetini kaybettiğiniz zaman kime çarpacağınızı asla bilemezsiniz. O artık sizin kararınız olmaktan çıkmıştır. Kendi halinde yaşayıp giden masum bir insana çarpabilirsiniz. Çok sevdiğiniz ile pek sevmediğinize aynı zararı verebilirsiniz. İşte bu yüzden fazla hız yapmamak, dikkatli olmak ve doğru yolda gitmek gerekir.
Siyasette de böyledir. Direksiyon hâkimiyetini kaybetmiş herhangi bir siyasetçi için söyleyelim: Ne yapacağını, nasıl kararlar alacağını tahmin etmek zordur.
Saygıdan uzaklaşmış, şaşırmış ve şımarmış insanlar için de geçerlidir bu. Ne şekilde davranacağını, konuşacağını asla kestiremezsiniz. Çünkü kendisini kaybetmiştir. Böyle kimseler karşısında yapılması gereken birinci şey, takip mesafesini korumaktır.
Konu açılmışken şunu da yazmak isterim: İncelik ve nezaketle bağlarını koparmış bir samimiyetin bizi götürüp bırakacağı yer, içtenlik değil, kabalıktır.
Otuz yıldır şahitlik ediyorum. Bazı kimseler çıkıyor ve “düşmanın silahıyla silahlanmak lazım” diyor. Hayır, milli savunma konusunda söylemiyor bunu. Siyaset, ticaret ve medyayı kastediyor.
O silahlar (yöntemler) zaten bizi etkisiz hale getirmek, duruşumuzu bozmak, tavrımızın değişmesini sağlamak için üretilmiştir. Onları kullandığımız vakit, kendi kendimize zarar vermiş olmuyor muyuz? Nitekim gelinen yer neresidir? Manevi derinliği ve sağlam terazisi olan birçok insan aynı şeyi söylüyor: Bize en büyük zararı kendimiz verdik.