Yazmadan önce
İnsanları kendimiz gibi olmaya zorlayamayız. Bizim gibi düşünmüyor, konuşmuyor, yazmıyor, yapmıyor diye düşmanlık edemeyiz.Eleştiri olur, olmalıdır. İsabetli eleştiri, hakkaniyetli itiraz, nice...
İnsanları kendimiz gibi olmaya zorlayamayız. Bizim gibi düşünmüyor, konuşmuyor, yazmıyor, yapmıyor diye düşmanlık edemeyiz.
Eleştiri olur, olmalıdır. İsabetli eleştiri, hakkaniyetli itiraz, nice yanlıştan dönülmesini sağlar, sağlamıştır. Nihayetinde, göz kendisini göremez. Hata insana mahsustur.
Öte yandan, eleştiri denilince aklımıza hep olumsuzluk geliyor; gelmesin. Beğenmek ve teşvik etmek de eleştiriye dâhildir.
Eleştiri ile düşmanlığı birbirinden ayıran temel fark, niyettir. İyi ve kötü. Eleştiri adı altında fenalığın her çeşidini gördük, görüyoruz. Bazen maruz kalıyoruz, bazen şahitlik ediyoruz. Şahsi hesaplar, hırslar, ihtiraslar, kıskançlıklar, eleştirinin çıkış noktası olmamalıdır. Olursa, ortaya sağlıksız, hastalıklı metinler çıkar.
Eleştirinin amacı yaralamak veya yaranmak değil, onarmaktır. Güzel ve doğru olanı önce görmek, sonra göstermektir. Yıkmanın değil de yapmanın peşinde olmalıyız. Yıkılmadan yapılmaz diyebilirsiniz. Yeniden yapmak için bir binayı yıkabiliriz. Fakat aynı gerekçeyle gönül yıkılmaz. Çünkü “her şey gönülde cereyan ediyor.”
Kara çalmak, rencide etmek, muteber olanı itibarsızlaştırmaya çalışmak, ölçüsüzlük, hadsizlik ve yalan, eleştirinin değil, düşmanlığın konusudur. Fırsat kollamak, açık aramak, bahane üretmek, uygun zamanı beklemek de öyle.