Yer isimlerinin peşinden gitmek
Elime Osmanlı dönemine ait bir Lefke damgası geçmişti. Lefke’yi Kıbrıs adasında arıyorum. Meğer defalarca gittiğim ve çok sevdiğim Osmaneli’nin eski ismi imiş. Bilecik ilinde.O andan itibaren...
Elime Osmanlı dönemine ait bir Lefke damgası geçmişti. Lefke’yi Kıbrıs adasında arıyorum. Meğer defalarca gittiğim ve çok sevdiğim Osmaneli’nin eski ismi imiş. Bilecik ilinde.
O andan itibaren değiştirilmiş yer isimlerine karşı bende bir merak oluştu. Araştırmaya, kaynakları taramaya başladım. Bulduklarımı kayıt altına alıyorum. Anadolu’daki yer isimlerinin değiştirildiği geçiş dönemleri olmuş. Mesela Sultan Abdülhamid Han padişahlıktan alınınca, Hamidiye olan birçok yerleşim yerine başka isim verilmiş. Ordu Hamidiye, olmuş Mesudiye. Geçmiş kayıtlarda, Ceyhan ilçesi de Hamidiye şeklinde geçiyor. Aynı durum Abdülaziz için de geçerli. Örneğin Afyon Emirdağ’ın eski ismi Aziziye. Kayseri ilinin Pınarbaşı ilçesi de öyle.
İttihat ve Terakki zamanında, yani Birinci Cihan Harbi yıllarında da bazı yerleşim yerlerinin ismi değiştiriliyor. Cumhuriyetin ilk döneminde ise bu değişiklik hız ve siyasi hüviyet kazanıyor.
Bir de kaybettiğimiz, yurdumuzun dışında kalan topraklar var. Özellikle Balkan topraklarında, bize ait isimleri değiştirmek için adeta seferberlik ilân edilmiş. Nasıl bir kayıp yaşadığımızı postaneler üzerinden verelim: İsmi Osmaniye olan üç yerleşim yerinde postane bulunuyor: Adana Osmaniye, Kosova Osmaniye, Selanik Osmaniye. Bugün ikincisinin ismi Pehcevo, üçüncüsünün ise Tasos. Neler yaşanmış, kaybedilmiş, sadece bu örnek bile göstermeye yetiyor.
Yurdumuzun kimi bölgelerinde isim değişikliği daha çok olmuş. Rize ve Trabzon civarı mesela. Eski ve yeni isimleri beraber verelim. Mapavri: Çayeli, Atina: Pazar, Viçe: Fındıklı, Keskim: Yusufeli, Polathane: Akçaabat, Kura-yı Seb’a: İkizdere gibi.
Değişen yer isimlerine biraz bakalım. Önce eski, sonra yeni ismi.