Bozuk düzene isyan Türkiye’den gelmeli

Sömürge imparatorluğu, vahşi kapitalizmle dünyanın tamamını sömürdü. Özünde, sömürü ve adaletsizlik hiçbir zaman bitmedi; yalnızca zaman içinde şekil değiştirdi. Batıda sıkça şu cümleler duyulur: “Vahşi kapitalizm ve sömürge devri sona erdi, bu konuda Batılı devletler özeleştirilerini yaptılar.” Ancak dünya medyası Batı tekelinde olduğu için, bu söylemin karşı eleştirisi yapılsa dahi etkisiz kalmaktadır. Bugün Afrika’daki sömürge kültürüne baktığımızda, iki yüzyıl öncesine göre şartların değişmediğini

https://w.soundcloud.com/player/?url=https%3A//api.soundcloud.com/trac

Sömürge imparatorluğu, vahşi kapitalizmle dünyanın tamamını sömürdü. Özünde, sömürü ve adaletsizlik hiçbir zaman bitmedi; yalnızca zaman içinde şekil değiştirdi. Batıda sıkça şu cümleler duyulur: “Vahşi kapitalizm ve sömürge devri sona erdi, bu konuda Batılı devletler özeleştirilerini yaptılar.” Ancak dünya medyası Batı tekelinde olduğu için, bu söylemin karşı eleştirisi yapılsa dahi etkisiz kalmaktadır.

Bugün Afrika’daki sömürge kültürüne baktığımızda, iki yüzyıl öncesine göre şartların değişmediğini görebiliriz. Bir dönem ülke işgali, bir dönem diktatörlerle yönetim, ardından ticaret tekeli, sonra sanayi tekeli… Günümüzde ise daha çok finans ve medya tekeliyle dünya zapturapt altına alınmaya devam ediyor.

Soğuk Savaş döneminde sağ-sol çatışmaları, en azından isyan eden devletlerin ve bazı isyankâr vatandaşların seslerini duyurabilmeleri için bir fırsat yarattı.

Soğuk Savaş’ın ardından dünya, daha büyük bir felakete doğru evrildi. ABD, Batı adına tüm dünyanın tek hamisi ve jandarması olarak gücüne güç kattı. Kısa sürede Afganistan, Libya ve Yemen işgallerine girişti. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen bu devletler hâlâ kaostan kurtulup bir düzen kuramadı.


GAZZE SAVAŞI: İNSANLIĞIN UYANIŞI İÇİN BİR MEŞALE

Sömürge çağından itibaren devletlerin ellerinde olan yetkiler, zamanla dünya Siyonizm teşkilatı ve Yahudilerin eline geçti. Gazze Savaşı’na kadar küresel sisteme eleştiri yapan tek lider Erdoğan’dı.

“Dünya beşten büyüktür” meydan okumasını BM kürsüsünden en radikal biçimde dile getiren Sayın Erdoğan, hiç kimsenin küresel sisteme ses çıkaramadığı bir dönemde sistem eleştirisi yaptı ve tarihin doğru tarafında durdu. Bu yaklaşım, Batı sömürgesine ve dışlanmaya maruz kalmış tüm ülkelerde yankı buldu. Aynı zamanda adalet duygusunu taşıyan her bir bireyin vicdanına dokundu.

Kalkınmasını ve gelişmesini Batı desteği olmadan sağlayan Türkiye ve onun lideri, bu bağlamda geri kalmış tüm milletler için bir liderlik ve devlet modelidir. Ortaya çıkan bu yeni etkiyi, büyük bir medeniyetin bakiyesi olmaktan ayrı düşünmemek gerekir. Bu milletin tarihsel misyonu ile Erdoğan liderliği adeta büyülü bir şekilde özdeşleşmiştir.


GAZZE VE BAĞIMSIZLIK

Gazze işgali ve soykırımı, şunu göstermiştir ki dünyada yüzde yüz bağımsız olan tek kara parçası, Gazze’deki bir avuç insanın yaşadığı kara parçasıdır. Bu işgal, yeryüzünde birçok meselenin yeniden tanımlanmasına zemin hazırladı.

Son on yıldır, Sayın Cumhurbaşkanımızın dile getirdiği yeryüzündeki adaletsizlik ve kuşatılmışlık sorunları, ABD, Avrupa başkentleri, Latin Amerika, Uzak Asya ve İngiltere’de yankı bulmuştur. Özellikle İspanya’da, ömür boyu işgale ve zulme maruz kalmış tüm milletler adına, İrlandalılar gibi toplumlar tarafından sahiplenilmiştir. Üniversitelerden sokaklara, ödül törenlerinden meydanlara kadar her yerde İsrail ve Siyonizm karşıtlığı, ABD karşıtlığına dönüşmüştür.

Bugün herkes şunu görmüştür ki sömürge çağı hâlâ devam etmektedir ve bu süreç, Siyonizm tekeli ile yürürlükte kalmaktadır.

Bir savaşın anatomisi çıkarıldığında, öncelikle ABD yönetiminin özgür olmadığı, İngiltere’nin özgür olmadığı, Almanya’nın ise bütünüyle işgal altında bir ülke olduğu anlaşılmaktadır. Dünyanın diğer devletlerinin de farklı oranlarda Siyonizm tekelinde olduğunu bize gösteren bir turnusol kâğıdı niteliğindedir.


ADALETİN VE DEĞERLERİN YENİDEN İNŞASI

Bugün dünya sistemi üzerinden adalet arayışıyla eleştiri yapacak tek güç Türkiye ve tek lider Erdoğan’dır. Fakat kendimize şu büyük soruyu sormamız gerekir: Batı’nın bozuk değerleriyle Batı’yı yargılamak ne kadar anlamlı ve işe yarar?

Türkler, dünyada kurulmuş tüm imparatorlukların yarısından fazlasını kurmuş ve Osmanlı İmparatorluğu’nu bir medeniyet seviyesine çıkarmış bir millettir. Kendi değerlerini yeniden yorumlayarak sistem eleştirisine başlayabilir.

Batı’nın kendi değerleri aşındı ve anlamsızlaştı. Solun, dünya sistemini eleştirebilecek bir fonksiyonu kalmadı.

İslam adalet sistemi, çağın sorunlarını ele almak için yeniden yorumlanmalı ve meydan okuma ile dünya sistemi eleştirisi bu kökten hareketle yapılmalıdır. Bütün değerlerin çürüdüğü bu devirde, ölümsüz değerler yeniden dünya sahnesine çıkmalıdır.

YAZININ DEVAMI
ÇOK OKUNAN YAZARLAR
YAZARIN DİĞER YAZILARI
Bozuk düzene isyan Türkiye’den gelmeli 28 Ocak 2025 | 145 Okunma Devletlerin sosyal felsefesi ve rastgelelik 26 Ocak 2025 | 144 Okunma İsrail Yahudi nefretini, Hamas İslam’a ilgiyi artırdı 21 Ocak 2025 | 332 Okunma CHP neden ikinci parti konumuna geriledi? 19 Ocak 2025 | 982 Okunma AK Parti Büyük Kongre’ye giderken yelpazeyi ne kadar genişletecek? 14 Ocak 2025 | 247 Okunma
TÜM YAZILARI
Yorumlar