Yanlışa mutlaka yanlış demeliyiz
Bu ülkede insanlar bir şey “yanlışsa” ona sırf siyasi görüşleri yüzünden “bu yanlıştır” demeye çekiniyorlar ve böylelikle çok seslilik ve dinimizin en önemli uygulamalarından biri...
Bu ülkede insanlar bir şey “yanlışsa” ona sırf siyasi görüşleri yüzünden “bu yanlıştır” demeye çekiniyorlar ve böylelikle çok seslilik ve dinimizin en önemli uygulamalarından biri olan “istişare müessesesi” ortadan kalkıyor.
Lidere yağcılık yapacağım diye veya en azından onu rahatsız etmemek için “bu yanlıştır” demeyi beceremeyen insanlar esasında liderlerine iyilik değil çok ciddi bir kötülük yaptıklarının farkındalar mı?
1991-1993 arası ben rahmetli Başbakan Süleyman Demirel’in “çok özel” danışmanı olarak onunla beraber olduğum zaman ve 1994-1998 arası rahmetli Necmettin Erbakan Hocamızın “İlnur benim bir numaralı müridim” dediği zaman her zaman onlara aklımın yettiği kadar “doğruları” ve “yanlışları” dile getirmeye çalıştım. Hatta o devir de herkes beni “sıra dışı” gördü…
Bugün Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan gibi “insan gibi insan” ve “lider gibi lider” bir siyasetçi ile beraber olmak çok büyük bir şeref ve kazanım.
Lider genellikle sorgulanmaz çünkü bütün bilgiler liderde toplanır ve o her türlü bilgiye sahip olduğu için karar verme konusunda daha isabetli kararları verebilir ama etrafındakiler hep olayın ancak belli bir bölümüne vakıftırlar.