NATO, bütünlüğü korumak için daha fazla esneklik kazanmalı
Son yıllarda Türkiye ile müttefiklerinin düşünce ve davranışlarında ayrı düştüğü birçok konu gündeme geldi. Geçtiğimiz hafta, Türkiye'nin S-400 füze bataryası satın alma konusunda...
Son yıllarda Türkiye ile müttefiklerinin düşünce ve davranışlarında ayrı düştüğü birçok konu gündeme geldi. Geçtiğimiz hafta, Türkiye'nin S-400 füze bataryası satın alma konusunda Rusya ile anlaşma sağladığının öğrenilmesi ile bu listeye bir konu daha eklenmiş oldu. Bu nasıl yorumlanmalı? Türkiye artık NATO ile ilgilenmiyor mu?
Türkiye Rusya Federasyonu'ndan S-400 hava savunma sistemleri satın alınmasıyla ilgili bir anlaşma imzaladı. Sözleşme öncelikle yapımı tamamlanmış füzelerin ithal edilmesi, daha sonraki yıllarda da füzelerin kısmen Türkiye'de üretilmesini kapsıyor. Buradaki konu Türkiye'nin Rusya'dan edindiği füzelerin NATO silah sistemleriyle uyumlu olmaması. Bu füzeler NATO silah sistemine entegre edilemiyor. Türkiye bunların bir NATO silahı olmayacağını ve Türkiye'nin kendi ulusal savunma ihtiyaçları için satın alındığını söylüyor.
Bununla birlikte, Türkiye’nin daha önce genellikle NATO silah sistemine uymayan füze gibi büyük silahlar satın almamış olması, bunun ilk kez söz konusu olması, müttefiklerce garip karşılandı. Dahası, teknik olarak ifade edersek, silahların NATO ile rekabet ilişkisinde olan Rusya'dan satın alınması, NATO üyesi ülkeler açısından sorun olarak algılanıyor. Bununla birlikte, bu gelişmeye daha analitik yaklaşıldığında birtakım sorular akla geliyor. Öncelikle, tüm NATO üyeleri göz önüne alındığında, bütün bu ülkelerin silahları ve silahlı kuvvetleri, hiç istisnası olmadan, NATO'ya bağlı mıdır? Hayır. İkincisi, neredeyse tüm NATO üyesi ülkelerin NATO dışında da güvenlik kaygıları olduğu düşünüldüğünde, bu ülkeler NATO’ya tahsisli silahlarını NATO dışı amaçlar için kullanabilirler mi? Bunun cevabı: bazı durumlarda evet, bazı durumlardaysa hayır.
Türkiye örneğinde, Kıbrıs müdahalesi sırasında Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin üç yıl süren bir ambargoyla Türkiye’ye Amerikan silahı satışını yasakladığını unutmamalıyız.
Bu tavır, o zaman Türkiye için önemli bir güvenlik riski yaratmıştı. Daha genel olarak, ülkelerin NATO dışında kalan amaçlarına dönük olarak kullanmak maksadıyla bir savunma kapasitesi geliştirmek istemelerinin anlayışla karşılanması gerekir. Aslında Türkiye de Kıbrıs'ın ardından kurduğu Ege Ordusu ile NATO dışı bir savaş kabiliyeti geliştirmeye çalışmıştı.
Bu birimin donanımı sadece ulusal ve NATO dışı kaynaklardan sağlanmıştı. Örneğin, Türkiye, NATO sisteminin bir parçası olmayan İsviçre menşeli Oerlikon topları satın aldı. Bu nedenle, Türkiye'nin Rus silahları satın alması tahlil edildiğinde, yapılanlar Türkiye'nin güncel güvenlik ihtiyaçları ve müttefiklerinin Türkiye'yi desteklemeye ne derecede istekli oldukları değerlendirmesinin ışığı altında yorumlanmalıdır.