Aman, Beni Bırakma...
Cumhuriyet yazarı Işık Kansu bu hafta 'Aman, Beni Bırakma...' başlıklı yazısını kaleme aldı.
MHP, son 50 yıldır, siyaset ağacında adeta bir ökse otu gibi yaşıyor.
1970’lerde Süleyman Demirel’in Adalet Partisi ile koalisyondaydılar. 1980’lerde Turgut Özal’ın ANAP’ının kuruluşuna önemli bir kadro gücü verdiler. 1990’larda Bülent Ecevit ile ortaklık yaptılar.
Şimdi de AKP ile birlikteler.
Bilindiği üzere, ökse otu, konakçı olduğu ağaçların dallarına saldığı köklerle beslenen bir bitkidir. Üstünde yaşamını sürdürdüğü ağacı için için kemirir, zayıflatır ama öldürmez. Çünkü doğası gereği onunla var olmak zorundadır, onsuz tek başına yaşayamaz, o kurursa kendisinin de yok olacağının ayrımındadır.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin, Saray’daki AKP’linin “Bu benim son seçimim” sözlerine karşılık yaptığı açıklamayı bu açıdan değerlendirmek gerekir. “Ayrılamazsın” dedi Bahçeli, “Beraberindeyiz, yeni yüzyılın kurtarıcı lideri olarak sizi görmek istiyoruz.”
Saray’daki AKP’li yeni yüzyılın kurtarıcı lideriyse eğer, MHP’ye ve onun liderine ne gerek olduğuna ilişkin soru haklı olarak akıl karıştırıyor. Sorunun yanıtını da bir eski MHP’li, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Tolga Akalın verdi. Yakın geçmişte MHP içerisinde büyük bir politik mücadele yaptıklarını anımsatan Akalın, “Biz MHP’yi aldık, Tayyip Erdoğan bizim elimizden aldı Devlet Bey’e iade etti. Niye? Erdoğan muhalefetini tanzim etmek sureti ile iktidarını devam ettirebilen bir politik liderdir.”
Yani demek istiyor ki MHP, AKP’nin tutsağı; AKP de MHP’nin yaşam kaynağıdır.
Aralarında büyük bir tutku var.
Bu öylesine bir tutku ki Bahçeli’ye, doğum gününde Erdoğan’a 70 tane kırmızı gül göndertiyor.
Sahicilik
Gazeteci-yazar Arthur Conan Doyle, yarattığı roman kahramanı, dedektif Sherlock Holmes’e, bir kitabında şu sözü söyletir: