Bağımsızlık yiğitlik ister
“Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür” Tevfik Fikret’in deyişidir. Cumhuriyet devriminin ta içine sinen bu söz; ılık bir ilkbahar sabahında leylağın çiçeğe duruşu gibi bir yeniden doğuş, diriliş, aydınlanış, kısaca bağımsızlaşmayı anlatır...
Cumhuriyet devriminin özgürlük anlayışı, bağımsızlık üzerinde temellenir.
Akıl; safsatadan, önyargıdan, dogmadan, yobazlıktan bağımsızlaşmalıdır ki, otun, balığın, böceğin, maymunun değil de, insanın olabilsin.
Cumhuriyet devrimine göre, bir başına özgür birey olmak yetmez.
Bireylerin oluşturduğu toplum da; zora ve azınlığa dayalı buyurganın uyrukluğundan ve kuyrukluğundan bağımsızlaşmalıdır ki, hakları, özgürlükleri olan yurttaşların ulusu olabilsin.
Atatürk’ün yazdığı “Uygarlık Bilgileri”ne göre; bir devletin adının “Cumhuriyet” diye tanımlanması değil, ulusun başında bulunan adamın hakkının ya da yerinin sınırsız ve koşulsuz, kesin bir güç olarak kabul edilip edilmemesidir önemli olan.
Atatürk’ün tanımıyla “yükselen deniz” demokrasinin uygulanabilir olması için tek koşul seçim değildir. Asıl belirleyici olan, demokratik yaşam kuralları, hukuk ilkeleri, uygarca yönetim biçimidir. Bu belirleyicileri tersyüz etmek, seçimi diktatörlüğe açılan kapı olarak görmek, bağnazlıktır, yutturmacadır, kandırmacadır.