Döngü kırılmadıkça
Seçim sonuçlarına ilçe ilçe girdiğinizde bir başka Türkiye ile karşılaşacaksınız: İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e göreceksiniz ki, kasabalarda...
Seçim sonuçlarına ilçe ilçe girdiğinizde bir başka Türkiye ile karşılaşacaksınız:
İç Anadolu’dan Doğu Anadolu’ya, Karadeniz’den Akdeniz’e göreceksiniz ki, kasabalarda CHP yok!
Çocukluğumda, babamla birikte seçim sonuçlarını radyodan dinlediğim dönemde, CHP’nin kaleleri olan Sivas’ta, Tokat’ta, Malatya’da, Trabzon vb. illerin hem merkezlerinde, hem de taşralarında neredeyse hiç yok.
Bu, bir sürülmüşlüğün ya da kaçışın sonucu...
O illerin, eskilerin deyimiyle Cumhuriyetçi “münevverleri”, ekonomik ve kültürel açıdan kuraklaşmaya uğrayınca ya da gerici, tutucu kasaba alışkanlıkları ağır basınca kentlerini terk ettiler yavaş yavaş.
Çağdaş yaşamı içselleştirmiş Aleviler de, tüm bu gerekçelerin ötesinde dışlanmayla, ötelenmeyle, dahası kırımla, öldürümle karşılaşınca aynı yola başvurmak zorunda kaldılar.
Güneydoğu’da da, özellikle 12 Eylül döneminde resmi ideolojiye dönüştürülen “Türk-İslam sentezi” diye tanımlanan baskıcı, ırkçı softalık, Güneydoğu’da geleneksel ağalık-beylik düzeninden beslenen tarikatçılığı ve gerici feodal bağların hortlamasına yol açtı.
CHP Güneydoğu’da bugün en çok yüzde 1-2 düzeyinde oy alıyorsa, büyük ölçüde altında yatan neden budur.
Seçim sonuçlarını inceleyin, o yöre insanı ya dinci, ya da etnikçi partiye oy vermiş...
Anadolu’nun diğer birçok “kasaba” ve “kasabalaşmış” kentlerinde de benzer bir tabloya tanık oluyoruz:
Yine dinci, mezhepçi parti ya da etnikçi parti öne çıkıyor. Etnikçi partinin yalnızca adı ve üstünden siyaset yaptığı etnik köken deği...